Su akar deli bakar çağı geride kalırken...
1980'in başında tüm ihracat geliri petrol alımına yetmeyen Türkiye'nin bir ihracat ve turizm ülkesi olmasını hedefleyen Turgut Özal'ın "Değişim Programı" da çılgınca bir proje değil miydi?
Önemli olan "Yapamayız" ya da "Yaptırmam" demek yerine "Hedefi iyi belirler ve toplumu bilinçlendirirsek her şeyi başarabiliriz" inancına sahip olmaktır.
Ne yazık ki siyasetimizde "Ben daha fazlasını yaparım" yerine "Sen vaat ettiğini yapamazsın" içerikli bir rekabet anlayışı var.
Düşünün ki Cumhuriyet'in ilk 50 yılında devletin gerçekleştirmekte zorluklar yaşadığı projelerden daha büyüklerini, şimdi özel sektör sermayesi gerçekleştiriyor.
Ankara'nın Çubuk Barajı'nı deniz gibi gören kuşaklar, Tünel'den Karaköy'e inmeyi metro yolculuğu gibi algılayan İstanbullular, Türk Hava Yolları uçaklarının deniz aşırı coğrafyalarda uçmasını hayal bile edemeyenler, tabii ki şimdi şaşkınlar.
Her şeye karşı olmak
1960'ların sonunda Demirel "Boğaz'a köprü yapacağım" dediğinde ona "Önce Zap Nehri'ne köprü yap" diye karşı çıkılmamış mıydı?
Özal "Birinci Köprü'yü satıp ikincisini yapacağım" dediğinde HP'nin Necdet Calp'ı masaya vurup "Sattırmam" dememiş miydi canlı yayında?
"Otoyollar yapacağız" diyenlere "Neden demiryolu yapmıyorsun" diye karşı çıkıldı.
Şimdi aynı çevreler "Hızlı tren"i de buruk bir acı ile karşılamıyorlar mı? "Dövizimiz gider" gerekçesiyle televizyon Türkiye'ye neredeyse yarım yüzyıl gecikmeyle gelmedi mi?
Onlar Manş'ın altına tünel yapıp Avrupa ile Britanya'yı bağlayacak.
Sen İstanbul'un iki yakasını bağlayacak projelere karşı olacaksın...
Sayın okurum Tayfun Atasoy'dan şöyle bir e-mail gelmişti dün:
Frankfurt örneği
"Taşıt sayısı arttıkça köprüler yetersiz kalıyor ve yenilerine ihtiyaç oluyor.
Ben Almanya'nın Frankfurt şehrinde yaşıyorum. Burası bir bankalar kenti ve nüfusu normalde 700 bin.
Hafta içinde dışarıdan çalışanlarla birlikte nüfus 1.5 milyona ulaşıyor...
Bu şehri Main Nehri ikiye bölüyor.
Ve azami 1.5 milyon nüfus için beş tane köprü yapılmış nehrin üzerine.
Ona göre de trafik rahat akıyor. Yani büyük düşünmek lazım. Türkiye'nin büyük projelerine olumlu bakmak şart. Siyaseten karşı olduğunuz bir kişi bu projeleri ortaya koyduğu için onları hafife almak, sadece böyle davrananları küçük düşürür. Tayfun Atasoy".
Yani mesele Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı "İstanbul'a 2'nci Boğaz Projesi"nin tartışılmasından öteye boyutlarda...
Proje tartışmak veya üretmek yerine küfretmek veya aşağılamak bazılarına daha ekonomik geliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.