Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Batman, Mersin, Manisa...

Batman, Mersin, Manisa...

Bengi Yıldız, eski BDP milletvekili...

Yeni bağımsız aday. Konuşuyor:

"-Şayet barış çadırlarımız sökülürse, biz de buradaki AK Parti binalarına saldırırız!"

Açık tehdit. Açık hukuksuzluk ilanı.

-Bengi Yıldız bu, ne yapsa yeridir mantığı ile mi bakmalıyız bu sözlere?

Yoksa daha da genelleştirip, bölgede başlayan, Mersin'de devam eden ve Manisa'ya, İstanbul-Aksaray'a sıçrayan bombalı-molotofkokteylli sokak çatışmalarına toptan müsamaha mı göstereceğiz?

Yoksa "Boyun mu eğeceğiz" demeliyim?

Gerçekten boyun eğmiyor muyuz?

Artık bu kanunsuzluklar, Doğu-Güneydoğu'nun meselesi değil.

İstanbul'un, Manisa'nın, Ege'nin meselesi...

Manzara şu:

Yüzleri maskeli genç adamlar, gece gündüz sokağa çıkıyor, araç kundaklıyor, binaları ateşe veriyor ve polisle çatışıyor.

Acaba diğer vatandaşların duyguları nasıl?

Korku mu, sinme mi, öfke mi, ne?

Bengi Yıldız'ın hem de bir milletvekili olarak "AK Parti binalarına saldıracağız" sözünü duyduğunda bölgedeki AK Parti sempatizanları ne hisseder, başka vatandaşlar ne hisseder?

İstanbul'da, İzmir'de, Manisa'da, sokak terörü uygulayanları gördüğünde, insanlar ne hisseder?

Ya da şöyle soralım:

Bu sokak terörünü uygulayanlar, insanların ne hissetmelerini isterler?

Boyun eğmeyi, sinmeyi mi, karşıt öfke oluşturmayı ve sokağa çıkıp çatışmayı mı, farklılaşma duygusunu bilemeyi mi, neyi?

Acaba bu sokak terörünün arkasında "Bizim davamıza inansınlar" gibi bir bekleyişin izi var mıdır?

Belki de bir meydan okumadır bu.

-İşte geldik ve İstanbul'da, Manisa'da bile sokakları ateşe verebiliyoruz. Bize kim mani olabilir!

Toplumda, "Kürt sorunu"na duyarlı kesimler de var. Kürt vatandaşlarımızın haksızlığa, mağduriyete uğradığını düşünen, bunların telafi edilmesini, Doğu-Güneydoğu'ya devlet adına pozitif ayrımcılık yapılmasını doğru bulan bir toplum kesimi de var. Yazarlar, aydınlar, kanaat önderleri bu yönde gayret sarf ediyorlar.

Acaba, bu sokak terörünü uygulayanlar, Kürt sorununa duyarlı bu toplum kesimlerinin, yapılanları nasıl algılamasını istemektedirler?

-Bize haksızlık yapıldı, artık her türlü haksızlığı yapmak bizim için de meşru hale geldi!

Verilmek istenen mesaj bu mudur?

Yoksa;

-Kim nasıl algılarsa algılasın, terörse terör, bundan sonra böyle mi denmek istenmiştir?

Yani, bu militarize güçler, her sınırı aşmışlar mıdır?

.....

BDP veya o çizgideki bağımsızlar cenahında hâlâ bir akil adam varlığından söz edilebilir mi, bilmiyorum. Bengi Yıldız tek midir, çok mudur, bilmiyorum.

Ama insanların gerçekten bir kusma noktasına geldiğini söylemeliyim.

Görülmekte olan, kapıyı çalan cinnet getirmiş bir terördür ve orada kimi milletvekilleri bile, bu çılgınlık sürecine kendilerini kaptırmışlardır.

Böyle mi devam edecek diye sormak isterim onlara...

"Artık mazlumiyet ve mağduriyeti bırakıp, zalimleşmeyi göze mi aldılar" diye sormak isterim.

Bir tek vicdanlı akil BDP'li görmek isterim.

Bence hükümet için de sorun, görmemeyi tercih lüksünü çoktan aşmıştır.

Vatandaş, "terör tedirginliği" yaşamaya başlamışsa, "Açılım nihayet buralara kadar geldi" propagandaları etkili olacaktır.

"Hükümet göz mü yumuyor" soruları kesinlikle sorulacaktır. "Hükümet politikaları bunları şımarttı" değerlendirmeleri mutlaka yapılacaktır.

Ben, olayın sağduyulu Kürt vatandaşlarımızla da artık paylaşılması gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü bu sokak terörünün bir ileri noktası, sade vatandaşın kendi kendini savunacak, karşılık verecek hale gelmesi olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi