Çılgın projeyi eleştirenlere bakıyorum da...
İki gündür bazı gazetelere, internet sayfalarına ve tv kanallarına bakıyorum.
Çılgın Proje hakkında "kâbus" başlıkları atanlara...
Bu işe kalkışmanın "gerçekten çılgınlık" olduğunu ilan edenlere...
Projenin korkunç bir çevre felaketine yol açacağını iddia edenlere...
"Aman ne olmuş, bunu Ecevit de söylemişti" diye burun kıvıranlara...
Bakıyor ve görüyorum ki...
Samimiyetsizlik diz boyu!
Hani...
15 milyonluk şehrin derdine aşina kendi halindeki İstanbullular gibi şehrin bu tür projelerle 25 milyon nüfusa ulaşmasından korkuyor olsalar, hak vereceğim.
Veya "Kardeşim ben, bir şeyi Tayyip Erdoğan yapacaksa, çocuklarımın hayrına da olsa karşı çıkarım" deseler, açık sözlülüklerini alkışlayacağım.
Ama değil!
***
Nihayetinde çoğu yöneticisi orman arazisi üzerine kondurulmuş villalarda oturan bir medyamız var!
Düşünsenize...
Ege'nin en güzel sahillerindeki kaçak yazlıklarını zamanında Ankara'da yüksek kapıları aşındırarak yasallaştıranlar da bunlar değil mi?
Patronun bina çıkmak istediği yeşil arazinin statüsünün değişmesi için yıllarca maksatlı haberler yaptırmadılar mı?
Bu adamların birdenbire patlak veren çevrecilik ve şehirciliklerine kim inanır!
***
Bir de maalesef "kayıp vaka" lar var!
Kanalistanbul projesini (tabii yine ırkçı ve nefret dolu dilini devreye sokarak) "Arap görgüsüzlüğü" olarak eleştirenler mesela...
Onlara Süveyş, Panama ve Korent kanallarının hangi "görgüsüzlüğe" dayandığını sormaya kalkmayın!
Ya da "Onlarınki Süveyş bizimki söğüş" diyenlere, sakın "e sonuç?" diye sormayın.
Boşuna!
Zeki oldukları doğrudur ama bütün zekâlarını okurlarını alaycı kelime oyunlarıyla meşgul etmeye harcadıklarından fikir yürütecek güçleri kalmıyor!
***
Ya en anti-emperyalist ve tam bağımsızlıkçı olduğunu iddia eden ama şimdi birdenbire Montrö anlaşmasını savunmaya başlayanlara ne demeli!
Neredeyse çıktıkları tv kanallarında hiç utanıp sıkılmadan "Montrö antlaşmasına dokundurtmayız!" diye haykıracaklar.
Ben ekran karşısında onları izlerken utanıyorum!
Tümüyle Erdoğan ve AK Parti alerjisine dayalı bu tepkiler özünde ne siyasal ne de bilimsel bir nitelik taşıyor.
İşin en kötü yanı bu!
Oysa ciddiyetle ve ayrıntıları masaya yatırarak bu projeyi tartışmamız gerek!
***
Yazımın başlığında yarım bıraktığım cümleye gelince...
Bugün bu köşede Kanalistanbul projesinin problemli noktalarına dikkat çekmeyi planlamıştım.
Ama projeye muhalefetin çiğliğini görünce, midem bulandı, vazgeçtim.
Şimdilik projenin temel dayanak noktalarını ve içerdiği cesareti alkışladığımı söylemekle yetineyim.
Eleştiri ve ihtiyat noktalarımı daha sonra yazacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.