Aile seçim-geçim derdinde
Galatasaray'da seçim yarışı başladı. Üç aday var. Ünal Aysal, Turgay Kıran, Mehmet Helvacı. Üçü de Galatasaray Liseli. 14 Mayıs'ta biri başkan olacak.
Aylık Divan Kurulu toplantısında başkanlar kendilerini, projelerini, ekiplerini tanıttı. Ünal Aysal Yönetim Kurulu arkadaşlarını 10 Mayıs'ta açıklayacağını söyledi.
Divan toplantısını dikkatle izledim. 25-30 denek arasında tansiyon tuttum.
İbre Aysal'dan yana ama Helvacı da yabana atılmıyor. Kıran bölünmeye sebep olacak.
Esas önemli konu Polatçıların kime oy vereceği. Seçimi Polatçıların oyları belirleyecek.
SON SEÇİMİ HATIRLAYALIM
Bir önceki seçimde Adnan Polat ve Adnan Öztürk aday.
7542 üyeden 5350 kişi seçime katıldı.
Adnan Polat 2994 oy alırken Adnan Öztürk 2290'da kaldı.
Bu şu demek; arada 350 oyluk fark var.
Gelelim bu güne;
Üç aday var. Bir önceki seçimin galibi Adnan Polat'ın 2994 oyu da boşta.
14 Mayıs'taki seçimde 6987 kişi oy kullanabilecek. Son seçimden 600 kişi daha eksik ama üç başkan adayı var. Katılımın 5000 kişi olacağı tahmin ediliyor.
Bu oyların 2994'ü Adnan Polat'a aitti. Şimdi o yok. Geri kalanı üçe bölseniz her başkanın ortalama 700 oyu var. Boyutlandırırsak; bir üyenin en fazla 1000-1200 oy alması mümkün.
Polatçıların oyları daha çok nereye kayarsa seçimi o kazanır deniyor.
Kritik bir durum.
Diyelim ki Polatçıların oyları eşit şekilde 1000'er oy olarak dağıldı, o zaman yarışı bugünkü favori kazanır.
Favori kim?
Ünal Aysal gibi gözüküyor.
Polatçıların oyları ağırlıklı olarak bir tarafa sarkarsa o zaman seçimde favori olmaz, Polatçıların desteklediği taraf seçimi kazanır.
Durum bu kadar nettir.
Gelelim başkan adaylarının tanıtım değerlendirmesine;
Ünal Aysal
Konuşması kısa ve netti. Ana başlıklar halinde konuştu. Tonlaması, hitap tarzı, centilmenliği fark yarattı. Ağırlıklı bir başkan profili çizdi.
Futbolda şampiyonlar Liginde başarı hedefi koydu,
Parasız iş olmaz dedi,
Spor dışında kaynak yaratılmalı dedi,
Birlik ve süreklilikten bahsetti.
Çalışma süresini etaplara böldü.
Söylediği şu cümle çok ilginçti; 'ilk üç yıllık planda...'
Demek Ünal Aysal ilk üç yıldan sonra ikinci üç yılı da düşünüyor. Belki bu söz gözlerden kaçtı ama çok önemli bir saplamaydı.
100 günlük süreçte; mali, idari ve hukuksal konularda durum tespiti.
1 yıllık süreçte; borçların azaltılması, masrafların kısılıp sportif girdilerin artırılması, spor dışı gelir sağlayacak projelerin geliştirilmesiyle sportif başarı hedeflerine ulaşmak...
3 yıllık süreçte; kulüp ile şirket bütçelerinin açık vermeyecek duruma getirilmesi, borç ile faiz yükünün yüzde 40 azaltılması, stat gelirlerinin tatmin edici seviye çekilmesi, spor dışı gelirlerin devreye sokulması...
Aysal'ın; stadın 49 yıllık üst hakkını almayı başaran Adnan Polat ve yönetimine teşekkür etmesi güzel bir adımdı.
İkinci adımı daha da şıktı, öteki adayların yapmadığını yaparak kürsüden indikten sonra 11 kişilik Yönetim Kurulu masasında tek başına kulübü temsilen oturan Taner Aşkın'ın elini sıkmasıydı.
Ünal Aysal'ı bekleyen zorluklar da var;
Teknik Direktör tayininde yönetiminin ikiye bölünmüş olması. Terimciler ve Geretsciler karşı karşıya... Bu sorun yönetimi sarsar. Ayrılanlar bile olabilir.
Yönetimde futbolla ilgilenmek isteyenler de çok. Ali Dürüst, Celal Gürcan, Adnan Öztürk, Abdurrahim Albayrak, Ali Gürsoy, dışarıdan da Bülent Tulun'un olduğunu düşünürseniz Florya karışır.
Ayrıca Galatasaray yönetiminde Teknik Direktör ön plana çıkıp ilkeler geri kalıyorsa Galatasaray da evsaf kaybeder. Ünal Aysal'ın buna batılı kafasıyla bir çare bulacağı kesindir.
Hayrettin Kozak'la da konuştuğumda bana şunu söyledi; Aysal yokken liste yapma görevini bana verdi ancak bir haftalık süreçte kimseyi bir masaya oturtamayınca aklım kesmedi Aysal'dan affımı istedim.
Turgay Kıran
Kıran, 14 Mayıs milattır, bir başlangıç noktasıdır. En önemli gücümüz Galatasaray aşkımızdır. Gelin güçlü bir başlangıç yapalım bölünmüşlüğü ortadan kaldıralım derken gençliğe güvendiğini belli ediyordu.
"Değerlerimizi başkanlık yarışı uğruna feda edemeyiz' diyerek de son olaylara gönderme yaptı. Kıran hedeflerini şöyle açıkladı;
Yönetsel, sportif, ekonomik ve hukuksal sorunlar,
Sportif başarıyı yaratmak için uzman kadrolar,
Maddi değerlerde akılcı varlık yönetimi, marka değerini küresel ölçeğe taşımak, kurumsallığı hayata geçirmek ve 1 metrekare alanı bile satmamak.
Kıran, terbiyede çizmeyi aşmayız diyerek de kaos ortamını kınadı.
Mehmet Helvacı
'Biz bir aileyiz' sloganıyla toplantı salonunu görselliğe büründüren Helvacı Özhan Canaydın'ın 'seni göreve davet ediyorum' demesiyle 2004'de yönetime girdiğini vurguladı.
Ana hedefinin sportif başarı olduğunu, kurumsallaşmayı kabul etmediğini söyledi. Galatasaray zaten 530 yıllık bir kurumdur diyerek 'Masaya yapışmış tozları üfleyeceğiz' tanımlamasıyla birilerine kinayeli bir gönderme yaptı.
Taraftarla kucaklaşacağını, hesap verebilir bir yönetim olacağını, şeffaflığı önemsediğini, bilgi alışverişini en az 48 saatte en çok 15 gün içinde sağlayacaklarını, futbolda Jupp Derwall'i hayata geçireceklerini, 4 yıldız futbolcu alacaklarını, vefayı elden bırakmayacaklarını, anlatmaya çalışarak Canaydın felsefesinden örnekler verdi. Mehmet Helvacı neleri yapmayacaklarını da sitem yağmuru altında;
İcazetle, işaretle hareket etmeyeceklerini, ekonomik güç odaklarına yakın durmayacaklarını, hür iradeye saygı duyup boyun bükmeyeceklerini, hak yemeyeceklerini, yalan söylemeyeceklerini bir solukta sıraladı. Helvacı'nın işi iyi bildiği, kendine ve ekibine güvendiği gözlendi.
Galatasaray'da durum bu.
14 Mayıs'a kadar daha çok hareketli günler yaşanacakmış gibi geldi bana...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.