Ağrı'dan izlenimler
Geçtiğimiz cumartesi Ağrı'daydım. Kars'tan geçtim Ağrı'ya...
Ağrı Eğitim Bir-Sen Başkanı Kaan Bey ile yönetim kurulu üyesi Cengiz Bey'in refakatinde, karayoluyla... Bu yolculukları seviyorum çünkü Anadolu'nun okuyan, yazan, düşünen insanlarıyla Türkiye'yi konuşuyorsunuz.
Kars-Ağrı arasında duble yol henüz yok ama yapılıyor.
Ağrı'da saat 14.00 için konferans çağrısı yapılmış, biz henüz yoldayız. Ağrı Eğitim Bir-Sen Başkanı Süleyman Güneşer, sık sık "Şimdi neredesiniz" diye arıyor. 14.30'da Ağrı'ya varıyoruz ve ayağımızın tozuyla kürsüye çıkıyoruz. Günün o saatinde salon dolu. "Türkiye ve Ortadoğu-Yeni Bir İslam Dünyasına Doğru" konulu bir konuşma yapıyoruz.
Önceki geldiğimde Ağrı Havaalanı bakımda idi, şimdi açılmış. Ama belediye başkanının ifadesiyle "Esenboğa güzelliğinde olacak" yeni terminal binasının yapımı devam ediyor.
Ağrı'da, devlet eliyle gerçekten çok güzel okullar, adliye binası yapılmış. TOKİ her yerde...
Ağrı'da akşam, İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde düzenlenen konferans, benim açımdan önemle not edilecek bir program oldu.
Sayın rektör vekili Prof. Dr. Fahri Bayıroğlu'nun nazik takdimiyle başlayan konferansa öğretim üyeleri yanında epeyce bir öğrenci topluluğu iştirak etti. Konu "21'inci yüzyılda Türkiye" şeklindeydi. Ben "Türkiye'nin artıları, problemleri, eksileri" üzerine değerlendirmelerimi sundum.
Ama konferansın asıl hareketli bölümü, soru cevap bölümüydü.
Öğrencileri soru sormaya teşvik ettim. Onlar da yağmur gibi soru yağdırdılar.
Özellikle bir grup, soru ile eleştiriyi iç içe katıp, hükümeti yerden yere vurdu.
Bu soru ve eleştirilerin hemen tamamı Kürt meselesi ile ilgiliydi.
Sabırla hepsini dinledim. Sorularını ve eleştirilerini daha da açmaları için küçük girişler yaptım.
Sonra cevap verdim.
Önce beni hükümetin yerine koymamalarını istedim, benim de birçok konuda eleştirel bir duruş sahibi olduğumu söyledim.
Aldığım eleştiri ve izlenimleri peyderpey yazılarıma yansıtacağımı belirttim.
Sonra, Türkiye'nin bütünlüğünün Türkler ve Kürtler için, bu ülkede yaşayan herkes için ne kadar önemli olduğunu, Kürtler'in taleplerinin elbette dikkate alınması gerektiğini ifade ettim.
Kendilerine "Kürt meselesinin çözülmesi için neler gerekiyor, beş madde halinde alt alta sıralar mısınız" diye sordum.
Bu soru eleştiriler kadar kolay cevaplanmadı.
Bir ara dedim ki:
-Bu ülkede Türkler, Kürtler birbirine karıştı, aile oldular, akraba oldular, harman oldular. Anneyi, babayı, çocuğu nasıl ayıracak, aile içinde hangi etnisite kavgasını vereceksiniz? Mesela siz dedim, bir Türk kızı ile evlenseniz ya da bir Türk genci Kürt kızı ile evlense, olmaz mı? Çocukların etnik aidiyeti ne olacak, düşündünüz mü? Bunu bu ülkenin insanları bin yıldır yapıyor.
Bu sözlerim üzerine çok alkış oldu. Soru soran gençler, önce tereddüt ettiler, sonra sonra alkışlara katılmaya başladılar.
Düşündüm sonra:
-Başbakan, bu gençlerle mitinglerde değil, hatta böyle konferans ortamlarında değil, daha küçük halkalar içinde, yan yana oturmalı, yüz yüze gelmeli, konuşmalı.
Ağrı'da siyasete gelince...
Geçen dönem 5 milletvekili de AK Partili imiş. Ağrı'nın milletvekili sayısı 4'e düşmüş. Bu seçimde BDP 1 milletvekili çıkarır deniyor. Belediye Başkanı Hasan Aslan, AK Parti adına, "3-0 garanti, 4 için çalışıyoruz" dedi. Birinci sıradaki Kerim Yıldız seviliyor. Üçüncü sırada bulunan Fatma Salman Kotan'la ilgili çok serzeniş dinledim.
Halk büyük çoğunlukla BDP'ye karşı. Ancak üniversite çağındaki gençler, Ağrılı veya başka şehirli, siyasi Kürt söylemine daha yatkın. Ebeveynler gibi, siyasi kadroların da yeni nesillerin duygu dünyaları ile iletişim kurmak gibi bir problemleri var.
Bölgeden aldığım en güçlü mesajlardan biri de, hükümetin sivil toplum kuruluşları ile daha sıkı bir iletişim kurması talebi...
Bölgede en çok ilgimi çeken anekdot şu oldu:
-Hükümet, çocuklar sebebiyle ablama her ay 400 lira veriyor dedi bir Ağrılı. Bu sebeple eniştem BDP'ye oy atarken, ablam onu dinlemedi ve oyunu AK Parti'ye verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.