Tıp bilimi ve fıkhı
Yurt dışında yaşayan bir Müslüman ailenin orada tıp okuyan kızı soruyor: Ben Hollanda'da öğrenim gören bir tıp öğrencisiyim... Çoğu insanın size ulaşma sebebi gibi benim de kafamda dolaşan bazı soru(n)lar var. Tıp okuyorum (1inci sınıf) ve alanımda bir Müslüman olarak kaliteli olmak hedefiyle hareket ediyorum.
1. Bilmiyorum bilgiye tıbbi açıdan yaklaşmak ve dini açıdan yaklaşmak gibi bir ayrım yapmak ne kadar doğru, ama bu soru bir doktor olarak mesela bir hastanın sorunlarına nasıl bakılması gerektiği konusunda bize bir endikasyon verebilir(mi), sonuçlarını farklılaştırabilir. Mesela, ötenazi konusunda. Böyle konularda olaya tıbbi/sosyal açıdan bakılması, dini açıdan bakılmasından farklı bir sonuç verebilir, ve büyük ihtimalle de verir. Neden ille böyle bir ayrım yapıyorum diyorsunuzdur. Özellikle bu konuya iki ayrı perspektiften bakarsam aynı sonuca varmıyorum. Halbuki hangi açıdan bakarsak bakalım (ya dini açıdan ya da bilimsel -tıbbi- açıdan) aynı sonuca varılması gerekmez mi?
Doğruluğu yanlışlığı tartışılabilir ama, teleolojik argümanlara ihtiyaç vardır.
Hasta gelir ötenazi talebinde bulunur. Siz yıllardır tanırsınız hastayı, çektiği ağrıyı (zihinsel/fiziksel) bilirsiniz, bu durumda nasıl hareket edilmeli?
Sizin bu konulara yaklaşımınız benim de kafamdaki soru(n)ların analizinin kafamda şekillenmesini sağlayacaktır.
Cevap:
"Dinin hükümlerinde yalnızca ifadelere değil, hikmet ve maksada da bakmak (teleolojik yaklaşım) gerekir" diyorsunuz. Buradan yola çıkarak da "acılara dayanamaz hale gelen bir hastası, kendini iyi tanıyan doktorundan ölmesine yardımcı olmasını (ötenazi) isterse doktor bunu yapabilmeli" demek istiyorsunuz. Bir de "Tıb bilimi ile fıkıh çatışırsa burada bilim tercih edilmeli, fıkıh bilime uymalı" demek istiyorsunuz.
Dinin hükümleri araştırılırken nasların ve fıkıh metinlerinin ifadeleri yanında maksat ve hikmetin de göz önüne alınması gerektiğini İslam alimleri zaten kabullenmiş ve uygulamışlardır. Ayrıca tıbbın gerekli gördüğü bir tedavi veya tasarrufu fıkıh reddetmez; bu alanda genellikle fıkıh tıbba tabi olur. Ancak verdiğiniz örneğin bu kurallarla alakasını kuramadım. Benim bildiğime göre tıp ötenaziyi -artışmasız bir ilke, meşru bir tasarruf- olarak kabul etmiş değil. Konu yalnızca dini platformlarda değil, hukuk, ahlak ve tıp alanlarında da tartışılmaktadır. Bu sebeple bizim diyeceğimiz şudur: Acı çeken ve tedavisi de kabil görülmeyen bir hastayı öldürmek yerine acısını dayanılabilir boyutlara indirmenin çareleri aranmalıdır.
2. Bundan ayrı mahremiyet konusu var mesela. Çevremdeki öğrenci arkadaşlarla beraber konuştuğumuz konulardan biri; bir erkek hasta gelse muayenehaneye, benim onu bir erkek doktora gönderme fırsatım olsa, göndermeli miyim? Bence bir doktor için bu tür konular sorun olmamalı. Çünkü kendini insanların yardımına adamak için özelleştirmiş. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz ve bu konularda bana isim ve literatür önerebilir misiniz?
Cevap:
Aksine bir zaruret, bir ihtiyaç bulunmadıkça erkeği erkek doktorun, kadını da kadın doktorun tedavi etmesi gerekir. Ancak laik ülkelerde resmi kurumlarda çalışan doktorların buna riayet etmeleri mümkün olmayabilir; bu takdirde yine zaruret kuralı devreye girer ve karşı cinsin tedavisi caiz olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.