Aziz Üstel

Aziz Üstel

‘Kemal bilmemek ayup değildur; yeter ki çakturma!’

‘Kemal bilmemek ayup değildur; yeter ki çakturma!’

Bu, Rize’de seçim meydanında dalgalanan bir pankart. İlk bakışta gülüyor gülmesine ama ardından da düşünüyor insan. Gerçekten de Kemal Kılıçdaroğlu kendisine yöneltilen sorulara öyle yanıtlar veriyor ki “bu sorunun cevabını bilmiyor!” diye düşünüyor herkes. Ancak işin insanı üzen yanı, Kemal Bey’in bilmediğini bilmemesi! Verdiği cevapların, soru soranı ya da ekran başında izleyenleri tatmin ettiğini sanıyor. Hayır tatmin etmiyor. Çünkü konulara yeterince hakim değil. Dahası, örneğin Süleyman Demirel’in kıvrak zekası da yok Kemal Bey’de. Demirel, kendisine sorulan sorudan üç beş sözcüğü cımbızla alır, evirir çevirir ve cevap niyetine sunardı dinleyene. Herkes de “valla iyi konuştu baba!” derdi, ne söylediğini bile doğru dürüst anlamadan. Kılıçdaroğlu’nun, seçim söylemleriyse neredeyse 50 yıldır meydanlarda tekrarlanan türden: “Türkiye rahat bir nefes alacak! Sıfır yoksulluk! Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek! İşsizlikle etkin mücadele! Her yoksul ailede kadının banka hesabına ayda en az 600 lira!” İyi hoş da, bunlar Fasulyacıyan’ın söylediği gibi “havada asılı kalan replikler!”

Somut konulara hiç değinmiyor; Kürt sorunu, Arap dünyasında demokrasi arayışları, AB ilişkilerinin geleceği, dış güvenlik, adalet reformu ve tabi en önemlisi yeni anayasa! Bunları sorduğunuz zaman aldığınız yanıt hep aynı: “Arkadaşlar çalışıyor!”

Tabi hal böyle olunca da, Rize’deki pankarta bakıp acı acı gülüyorsunuz.

Tellak Hamdi’nin başına gelenler

Trabzonlu ünlü Tellak Hamdi karısından boşandı. Kadının meteliği yoktu. Babasının evine, Tokat’a döneceğinden kızını Hamdi’ye teslim etti Trabzon otobüs garında ve gitti. Kısa bir süre sonra hanım, Hamdi’ye haber salarak biriyle tanıştığını, evleneceğini, yeni kocasının hem kendisine hem de kızına bakacağını söyleyerek yavrusunu geri istedi. Kız daha üç yaşındaydı; ana kuzusu yani. Ama mahkeme çocuğu Hamdi’ye verdi. Kadın da allem edip kalem edip çocuğu kaçırdı. Hamdi’nin iki gözü iki çeşme, televizyon televizyon dolaştı, bebesini nasıl özlediğini, kokusuna hasret kaldığını anlattı. Polis kızı buldu; yargıç kadına para cezası verdi ve Tellak Hamdi çocuğuna kavuştu. Ama kadın yemedi içmedi çocuğu gene kaçırdı.

Bu kez Hamdi tam beş yıl kızına kavuşamadı. Polis sonunda gene kızı buldu. Ama kız Hamdi’yi tanımıyordu bile artık. Yargıçsa para cezasının bir işe yaramadığını görerek kadını hapse attı. Kız sabah akşam “annem de annem” diye ağlıyor, Hamdi’de ne yapacağını şaşırmış, kızını bir türlü avutamıyordu. Sonunda yargıca gitti. Şikayetini geri aldığını, eski karısının serbest bırakılmasını istedi. Ama artık kamu davasıydı söz konusu olan; kadın cezasını çekecekti.

Hamdi, kızını anasının yanına götürdü, hamamına geri döndü. Ama bir ay geçmeden annesi telefon edip kızını almasını söyledi: “Gece gündüz ağlayıp duruyor! Ben bununla başa çıkamadım oğlum!” Şimdilerde kız gene feryat figan annem diye bağırıyor... Hamdi’yse gün sayıyor, eski karısı hapisten çıksa da şu çocuğu alsa diye!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi