Bu defa hemen demokrasiye geçilmeyecekmiş...
Tarihî kavşakta düğümü Anayasa Mahkemesi çözecek. Mahkemenin yükü çok ağır. Bir ülkenin geleceğinin kararını 11 insanın veriyor olması, yükün büyüklüğünü anlatmaya yeter. Alınacak kararın, hukukun üstünlüğüne olan inancı kuvvetlendirmesi hepimizin temennisidir.
Adalet, bütün tarafların razı olduğu, nefis itiraz etse bile vicdanın onayladığı hükümdür. O hüküm ilan edildiğinde insaf sahibi herkes "şimdi adalet yerini buldu" diyebilmelidir. O yüzden adaletin terazisi çok hassastır, hassas olması gerekir.
Adalet terazisi doğru tartıyorsa, kimilerini kayırmıyorsa, haksızlıkları, zulümleri görmezden gelmiyorsa, rüşvete, iltimasa boğulmamışsa, ideolojilerin değil de hukukun savcıları, hâkimleri varsa, insan hakları ve özgürlükler konusunda evrensel insanî değerlerden yana ise bu adalet anlayışı ve uygulamalarına kimsenin itirazı olamaz.
Hâlbuki bugün ülkemizde en çok tartışılan konulardan biri, yargının uygulamalarıdır. "Rejim"in her şeyin üstünde olduğu, "sistem"in devamı için demokrasinin ikinci plana bile itilebileceği, "statüko zaptiyeleri" tarafından yüksek sesle söylenmektedir. Belli güç merkezleri, CHP ve medyanın önde gelen yazarları, yayın yöneticileri; aksini söylemeye, yazmaya çalışanlara hem de tehditvâri bir üslûpla hadlerini bildirmeye kalkmaktadır.
Siz acaba hangi demokratik ülkede, birilerinden "biz asılız, yüzde 97 oy alınsa bile bize sormadan bir şey yapılamaz" diye bir ses duydunuz?
Siz acaba hangi demokratik ülkede, anamuhalefet partisinden, "Anayasa Mahkemesi'nden istediğimiz gibi bir sonuç çıkmazsa sonu kötü olur" diye bir tehdit işittiniz?
Siz acaba hangi demokratik ülkede, askerlerin cumhurbaşkanlığı seçimine bir gece yarısı, kurum internet sitesine konulan muhtıra ile müdahale ettiklerinden haberdar oldunuz?
Deniyor ki, "yargı darbesi" ile AK Parti yönetimi tasfiye edilecek, parti başsız bırakılacak, allem edilecek, kallem edilecek 28 Şubat süreci gibi olağanüstü bir döneme gidilecek. Ama daha öncekilerdeki gibi bu defa hemen demokrasiye geçilmeyecek. 20-25 yıl işbaşında kalınacak ve çimentolama sistemi ile yeni bir nesil yetiştirilecek... İyi de bunu gözlerden ırak 800 bin kilometrekarelik bir mağarada mı yapacaklar? Türkiye'yi zaman tüneline sokup tek parti dönemine mi götürecekler? Dünyayı mı durduracaklar? Televizyonları, interneti kapatacak, seyahatleri mi kaldıracaklar? Ekonomi batınca, sokağa dökülen insanlara meydanlarda masal mı anlatacaklar? Türkiye, okyanus ortasında, dünya ile ilişkileri kopuk bir ada mı? Bölgesinde en güçlü, en dinamik, demokrasiye doğru ilerleyen bir ülkede, hem de demokrasi kültürü giderek olgunlaşan, demokrasi şuuru kuvvetlenen koskoca bir topluma rağmen bunu nasıl başaracaklar? Türkiye, Myanmar (Burma) mı? Nergis kasırgasında on binlerce kişinin hayatını kaybettiği Myanmar'da askerî yönetim, felaketin boyutlarına rağmen, anayasa referandumu yapıyor. Hazırladıkları rejim anayasasına halkın oy vermesini istiyor. Sonra da bütün icraatlarını bu anayasaya göre yapacaklar. Ve dünya da bunu onaylayacak... "Sizin özel bir durumunuz var" diyecekler. öyle mi? Yüz binlerce insan hayatını kaybetmiş, milyonlarca insan hastalıktan kırılma tehlikesi ile karşı karşıya, koyun can derdinde, kasap et derdinde... Hür dünya Myanmar'da olanlara gözünü kapamayacağına göre, AB üyesi olma yolundaki Türkiye'de demokrasi nasıl rafa kaldırılacak? Buna inananlar, buna göre plan ve hesap yapanlar; ne Türkiye'yi ne de dünyayı doğru okuyabiliyorlar.
Yanıldıklarını görecekler. önemli olan, bunu en kısa zamanda anlayabilmeleridir. Değilse 21. yüzyılın parlayan yıldızı Türkiye büyük zarar görecek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.