Bozkurtlarınla git, o siteyi bas
Nefesimizi tutup bekledik... Ulusça yeni bir kasete, yeni görüntülere hazırlamıştık kendimizi.
Kasetçi bu kez “blöfle” geçiştirdi işi...
Daha doğrusu, mafya diliyle “kolpa” yaptı ve birtakım yeni isimler sıralamakla yetindi.
İsimlere girmeyeceğim, bana ne.
Hem kasetçinin murat ettiği şeyi yapmış, o isimler üzerinden yürütülen operasyona katkı sağlamış oluruz.
Hem de çok ayıp...
Bu tür konularda yazarken, insan, ister istemez “kirlenmiş” hissediyor kendini... Belki de kirlenmişlik duygusunun verdiği arınma ihtiyacıyla “full ilke” kesiliyor... İşte efendim özel hayata girmek ahlaksızlık, özel hayat görüntülerini faş etmek terbiyesizliktir, kaset yayınlamak puştluktur, falan filan...
Öyledir...
Fakat, her özel hayat, “özel hayat” sayılmıyor ne yazık ki bu ülkede...
İlkeyle kalkıştıklarını öne sürenler, işin ucu “başkalarına” (kendileri için muteber sayılmayan “başkalarına”) dokununca, ilkeyi milkeyi bir kenara atıyorlar... “Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin”e dokunmuştu mesela, ilke anında rafa kaldırılmıştı.
Evet, kuvözde büyütülmüş ve operasyon gününe kadar mahfuz tutulmuş kurbanlardı.
Evet, işin içinde hafif bir Ergenekon kokusu vardı.
Evet, açıkça din istismarı yapılıyordu.
Hepsi mümkün ama “özel hayatlar” söz konusuydu ve ellerinde mikrofon, omuzlarında kamera, karakol odalarında sabahlatılan gazetecilerin iş alanında da, tam da “ilkeli” davranmayı gerektirecek bir konu vardı.
Baykal’ın görüntüleri çıktığında, “Hükümet tertipledi, okyanus ötesinden
işaret geldi, polis teşkilatı durumdan vazife çıkardı” türünden, akıl ve ahlak dışı yorumlar yapılmıştı.
Benzeri yorumlar, MHP’lilerin kasetleri için de yapılıyor.
Deniyor ki, “Bu işi tertipleyenlerin amacı, MHP’yi yıpratıp barajın altında tutmak, iktidar partisinin oylarını yükseltmek.”
İşin tam da burasında, o sihirli ilkeyi hatırlıyoruz ve diyoruz ki, “Rakibi kasetle ekarte etmek ahlaksızlık ve şerefsizliktir...”
Bu konuda anlaştık...
Şu konuda da anlaşalım.
Kaset üzerinden siyasi operasyon yapmak, kasetleri fırsat bilerek güç ve iktidar devşirmek, kasetle “değişim” murat etmek de, en az kasetleri çekip yayınlamak kadar ahlaksızlık ve şerefsizliktir.
Oldu mu?
Olmadı...
Çünkü, Baykal’ın görüntüleri internete düştüğünde ahlaksızlık ve şerefsizlik üzerinden diskur çekenler, okyanus ötesini işaret edenler, işin içinde hükümet parmağı arayanlar, maksat hasıl olunca, yani CHP’de murat edilen değişim gerçekleşince manidar bir “suskunluğa” büründüler.
Hâlâ susuyorlar...
Diyorum ki, CHP’yi “değişim rotasına” sokan ve iktidar alternatifi haline getiren kasetçi, benzeri bir “faydalı” (!) operasyonu MHP için de tasarlamış olamaz mı?
MHP olayında benim dikkatimi, daha çok, “hedefteki” isimler çekti...
Hepsi de, tabanla niza halinde olan üst düzey yöneticiler...
İşin adli ve kriminal boyutu bir tarafa, hedef olarak seçilen isimler ve kullanılan “tehdit dili” (tıpkı Baykal olayında olduğu gibi), kasetlerin “içyapım” olabileceği duygusu (kuşkusu) uyandırıyor bende.
Bir kuşku sadece...
Bundan sonrası istihbarat birimlerinin işi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.