CHP'de eski tabana yeni şapka
Mehmet Barlas, Sabah'taki yazısında, Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı demokrasi paketi ile aday listelerindeki farklılığa bakarak "Sanki bir iki başlılık var CHP'de..." diye yazıyor.
Sonra şu notu düşüyor:
"Bu partinin politbürosunda, geride kalması istenilen "Eski"nin bütün öğeleri ile özlenilen "Yeni"nin aktörleri bir aradalar gibi...
CHP'nin siyaset dünyasında ileride fırtına gibi esmesi için iç çelişkilerini giderecek temel bir tercih yapması gerekiyor.
Sanırım bu tercihi yapmak konusundaki ihtiyaç 12 Haziran seçim sonuçları alındıktan sonra daha şiddetli biçimde hissedilecek."
Bence sancı, sadece adaylarla ilgili farklılaşmayla sınırlı değil. Çok daha derinde ve ideolojik alanda.
Henüz geniş CHP tabanında jeton düşmemiş gözüküyor ama içten içe bir kanamanın işaretleri de görülüyor.
Kılıçdaroğlu, demokrasi paketini sunarken söze "Arkadaşlar metnin dışına çıkmamamı istediler" diyerek başlıyor.
Muhtevası tartışılabilir ama CHP'nin Kılıçdaroğlu ile yeni şeyler söylediği açık. Ve bu yeni şeylerin, en çok CHP gibi, kemikleşmiş bir dünyada sancılar doğurması kaçınılmaz.
Şu anda, "AKP karşıtlığı" her şeyi tahammül edilebilir kılıyorsa da, ideolojik tanımlamada büyük patırtı kopacağı kesin.
Malum Altı Ok, CHP'nin alameti farikası. Bayrağına işlenmiş. "Yeni CHP" dendiğinde, ilk eleştiriler bayraktaki oklara geliyor. "Bunlar orada dururken, hangi yeni CHP?"
Bayraktaki oklardan vazgeçmek, CHP'nin "inkılapçı"lığını bile aşan bir "Devrimcilik" olacağına göre, yeni yorumlar getirmek gibi bir ara formüle yönelmek lazım. Nitekim yeni yorumlar getirilmiş. Enis Tütüncü bir rapor hazırlamış ve bu parti meclisince kabul edilmiş. Diyelim orada milliyetçilik "sevgi, barış", devletçilik "sosyal adalet", laiklik "aklın özgürlüğü" gibi yorumlanmış.
Yorumlanmış ama bu da tabanda isyan seslerine mani olamamış.
İnternette "Altı Ok"la ilgili yazılanlara bakarken, Milliyet Blog'da, Faruk Haksal imzalı bir yazıya rastladım.
Faruk Haksal, "Yeni CHP" yönetiminin Altı Ok'a getirdiği "yeni yorumlar"a isyan eden bir isim.
Şunları yazmış:
"Ve şimdi CHP'nin yetkili organları, Anadolu İhtilali'nin bu vazgeçilmez ilkelerini, emperyalizmin ve onun yerli işbirlikçilerinin emellerine uyarınca yönelebilmek uğruna yeniden "yorum"luyor."
Faruk Haksal, yeni yönetimin bu tavrını "kemik erimesi" olarak niteliyor ve "Bu ilkeleri terk etmek düşmana sırtını dönmektir" diyor.
Soru şu:
Acaba Faruk Haksal'ın tepkisi, CHP tabanında ne kadar insanın duygusunu yansıtıyor?
Doğrusu, "Okları eski, kendisi yeni CHP" olmazdı.
Peki ama "Tabanı eski, kendisi yeni CHP" olabilir mi?
Burada ortaya çıkan sorun, "Yeni CHP" odağının, tabanı ne ölçüde değiştirebileceği noktasında toplanıyor.
9 Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşen Uysal'ın, Taraf'ta, Neşe Düzel'e söylediği sözler ilginç:
"CHP'nin tabanında, örgütünde şu kaygı çok yaygın: 'CHP'deki demokratik söylem değişimi, partinin iç dinamikleriyle olmuyor. Dönüşümü, Amerika ve AB dayatıyor. AKP yerine CHP iktidara taşınmak isteniyor."
Şu tespitler de Ayşen Uysal'a ait:
"CHP, AB'ye yeşil ışık yaktı ve şu anda onlardan büyük ölçüde destek alıyor. Avrupa'da CHP'ye bakış çok değişti. AKP'den umudu kesince dönebilecekleri tek yer CHP oldu. CHP'deki lider değişimi ile birlikte de bu ilişkinin mekanizmaları açıldı. Sosyalist Enternasyonal'den çıkarmayı düşündükleri CHP'yi dönüştürmeye karar verdiler."
Evet, ifade aynen böyle... "CHP'yi dönüştürmeye karar verdiler."
Ne diyeyim: 31.03.2011 tarihli "CHP'den Amerika'ya selam" başlıklı yazımı siz bir kere daha okuyun... Ve Türkiye'de "Amerikan-AB projeleri"nin her zaman sonuç alamadığını unutmayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.