Tavlada gele atanlar partisi
Cumhuriyet Halk Partisi yol kenarına seçim bürosu kurmuş, bir masa iki iskemle atmışlar, bayraklar flamalar falan, bütün partilerinki gibi malum "müzahrefat"...
Bangır bangır da birşeyler çalıyorlar, kafa ütülüyorlar, kulak kabarttım:
"Bir daha gel Samsun'dan, sarı saçlım mavi gözlüm..."
Yeni CHP'nin yeni sloganı olmalı!
Hani şu Kürt belediyelerine genişletilmiş özerklik verecek olan partinin.
Âşık Mahzuni Şerif'in bestesiymiş meğer, benden başka herkes de ezbere bilirmiş.
Atatürk, Samsun'dan doğru bir daha gelecek (iyi ama şu anda zaten Ankara'da bulunduğunu söylemiştik.) Gelince ne yapacak? Memleketi kurtaracak.
Çünkü başbakan, "siyasi emellerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid etmiş" bulunmaktadır.
Efendim? Osmanlıca olduğu için anlamadınız mı? Bana ne kardeşim, Atatürk'ün Nutuk'unu (N büyük harf) Türkçe'ye "tercüme etmeye" cüret edenlere sorunuz. (Örneğin, Menderes ve arkadaşlarının asılmalarını ısrarla istemiş olan Atatürkçü hukuk profesörlerine.)
Müstevli kim? Başbakanın asla yüz vermediği, boyun eğmediği IMF olmalı.
İsrail'e posta koyan başbakan da bu durumda herhalde emperyalizmin hizmetindedir.
Millet de fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş, TOKİ dairelerinden birini seçmekte zorlanıyor, hangi AVM'ye koşsam diye kara kara düşünüyor, kasabasına gitmek için THY mi Atlasjet mi Pegasus mu neye bineceğini bilemiyor...
Yani demek ki devlet yıkılmış, ordu dağılmış, Trakya ve Anadolu'nun birçok kesimi işgal altında, Atatürk gelip kurtarsın. (Yunanistan dış borçlarını ödemiş, İzmir'e çıkmış.)
Fakat bu arkadaşların unuttukları bir şey var:
Tersaneler bizim elimizde!
Tersaneler giderse kötü. Tersaneler elinde olunca hiç korkma. ("Mehmet Akif de korkma demişti" diyecektim, üstelik tersanelere girildiği halde, fakat adam İslamcı...)
Atatürk yattığı yerden kalkacak, önce Ankara'dan İstanbul'a gidecek, oradan Samsun'a geçip sonra gene Ankara'ya gelecek.
Yenilenmiş CHP'nin yeni zihniyeti...
Atatürk'ün bir daha gelmesini isteyenler aslında ne bekliyorlar?
Herhalde Hazret-i İsa'nın ikinci gelişinde (second coming!) vaadettiği gibi gökyüzü krallığının yeryüzünde de kurulmasını değil.
Atatürk devrinin geri gelmesini.
Yani, dikta.
Yani, tek parti yönetimi.
Yani, parti il başkanının aynı zamanda hem vali hem de belediye reisi olmasını, örneğin...
İyi ama bu durumda "genişletilmiş özerklik" nasıl hayata geçirilecek?
Geçirilmeyecek. O bir şakaydı. Amma da ciddiye aldınız yahu!
CHP çok değişmiş çok, yepyeni, pırıl pırıl.
O kadar da gönlü geniş ki, faşizm isteyene faşizm veriyor, özerklik isteyene özerklik, para isteyene de para.
Samsun'dan bir daha gel sarı saçlım, mavi gözlüm... Tandoğan'dan değil Ulus'tan doğru geleceksin. Gelince herhalde TBMM'yi açacaksın.
İyi ama, zaten açık olan eski TBMM'yi ne yapacaksın?
Kapatacak mısın? Ağır suçtur. Bak, Kenan'ın bile başı derde girdi yıllar sonra.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.