Fatih Terim üçüncü kez Galatasaray’ın teknik direktörlük koltuğuna oturdu. İlk gelişi başarılarla doluydu. Ancak arkasında, onu sonuna kadar destekleyen Başkan Faruk Süren vardı. Alınan bir iki başarısız sonuçtan sonra istifa edip gidebileceğini söylediyse de, yönetim kaya gibi arkasında durdu, destek oldu, istifalarını kabul etmedi. O dönemde Fatih’in elinde belki de Türkiye liglerinin gelmiş geçmiş en iyi kadrosu vardı, Hagi’siyle, Popescou’suyla, Taffarel’iyle. Türk futbolcular da birbirinden yetenekliydi. Sonuçta Galatasaray başarıdan başarıya koştu ve bu güne kadar bu ülkede kimsenin yapamadığını yaptı UEFA kupasını Türkiye’ye getirdi.

Kötü sonuçlanan İtalya serüveninin ardından ikinci kez, rahmetli Özhan Canaydın’ın başkanlığında Galatasaray’a geldi Fatih. Gelişi tartışmalarla başladı. Lucescou gibi Galatasaray’a kupalar kazandırmış, Süper kupayı omuzlamış, Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynatmış bir hoca kapıya konup da yerine Fatih Terim getirilince, camia olsun taraftar olsun yüzünü buruşturdu.

Ama söz konusu Fatih Terim oluınca gerisi ayrıntıydı; bu yüzden de kimse sesini fazla çıkarmadı. Ne zamana kadar? Fenerbahçe hezimetine kadar! Kısacası, Terim’in ikinci gelişi başarısızlıkla noktalandı. Bunda yönetimin iş bilmezliğinin, beceriksizliğinin de büyük payı vardı.

Şimdi üçüncü Terim dönemi başlıyor. Galatasaray’ın tarihte yaşadığı en kötü sezondan sonra iş başına gelmesi, büyük bir fırsat Fatih için. Ünal Aysal gibi bir başkan Terim’e mümkün olabilecek en iyi kadroyu teslim edecektir ya da etmek zorundadır. Bundan sonrasının sorumluluğu sadece ve sadece Fatih’indir. Galatasaray’ın milyonlarca taraftarını saran kötümserliği, umutsuzluğu ve en kötüsü adam sendeciliği ortadan kaldırabilecek tek kişi Fatih’dir. Ben onun başarılı olacağına inanmak istiyorum; yeter ki Faruk Süren gibi arkasından dursun yeni başkan ve yönetim akıllı transferler yapsın.