Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İrangate'den İsrailgate'e

İrangate'den İsrailgate'e

İsrail için her şey ve her yol mübah. O halde İsrail'in kutsalı yok mu? İsrail'in kutsalı var ama kendi arasında. Yani İsrail kendine Yahudi! Kumar veya faiz kendi aralarında yasak. Lakin goyimler yani Yahudilerin Acem olarak kabul ettiği milletlerle her türlü yasak muamele veya çapraz ilişki mübah. Dünyanın 79'uncu zengini olan Sami Ofer de hiçbir tabu tanımadan İsrail'in düşman olarak tanımladığı İran ile ticari ilişkiye girmekte bir beis görmemiş. Hatta 200 kadar İsrail'de faaliyet gösteren 'yabancı' şirketin mer'i yasağı ve ambargoyu deldiği kabul ediliyor. Amerikan ambargosu olmasa ve bu ilişkiler bu ambargonun tarassutuna ve takibine takılmasaydı İsrailli işadamlarının İran ile mahrem ilişkilerine muttali olamayacaktık. Esasında bizde de Başbakan Erdoğan paranın dini imanı olmaz diyerek hem Ofer'in pratiğini benimsemiş hem de Ofer'e Türkiye'nin kapılarını açmıştı. Galataport meselesi günlerce ve yıllarca Türkiye'nin gündemini oyalamıştı. Anlaşılan Sami Ofer, bilhassa ticari partner olarak İslamcıları pek sevmiş! Bir taraftan Türkiye ile ticari ilişkilerini geliştirmek istiyordu. Meğer ki, aynısını İran'la da gizliden gizliye sürdürüyormuş. Dolayısıyla Ofer'in neden olduğu skandal İsrailgate olarak anılmaya musait. İrangate skandalının bir devamı. Lakin tek farkla. İrangate skandalı bir üçgendi. İçinde Amerikalılar da yer alıyordu. Daha ziyade ticari değil askeri amaçlı idi. İran-Irak dengesini tutturmak isteyen Amerikalılar ve İsrailliler bir taraftan Irak'a silah ve mühimmat temin ederken öte taraftan da İran'ı tavlamak istiyorlardı. Hatta bu işe Paul Henze ve Carter'ın 'bizim çocuklar' dediği Kenan Evren bile şaşmış ve duyduğuna inanmak istememişti. İran bu oyunu görmesine ve hatta içine dahil olmasına rağmen 8 yıl süren İran-Irak savaşını başlarında ve olmazsa ortasında yenişemeden bitirmek istememişti. Burada savaşı başlatarak Saddam büyük bir hata işledi. İran da devam ettirerek aynı yanlışa katkı sunmuştur.

İrangate olayında bazıları kahraman olurken birileri de skandalın bedelini hayatıyla ödemişti. Konuşmalarından korkulanlar şurada burada infaz edildiler. Fail-i meçhule gittiler. İsrailli Amiram Nir, Rafsancani'nin bazı yakınları bu işin faturasını ödemişlerdi. Keza Mehdi Haşimi de dilini tutamadığı için idam cezasına çarptırılmıştır. Skandalın Amerikan tarafında Robert McFarlane ve albay Oliver North vardı. İrangate skandalında kimin eli kimin cebinde belli değildi. İrangate skandalının ortaya çıkmasından sonra kilit isimler fail-i meçhullere kurban giderken İsrailgate skandalında da garip bir biçimde hiçbir ön belirti olmadan Sami Ofer'in öldüğü açıklandı. İsrail resmi makamları ölümünün İran'la mahrem ilişkileriyle bir alakası olmadığını savunuyorlar. Ama bu açıklama çok su kaldırır. İsrail Başbakanı Netanyahu ölümünün ardından Ofer'e sahip çıktı ve onun gerçek bir Siyonist olduğunu söyledi. Netanyahu'nun dediği doğru ise yani gerçek bir Siyonist ise AKP neden onun önünü açmaya çalıştı ve İran neden onunla ticari ilişkiye girdi.

Yoksa gerçekten de söylendiği gibi para kardeşliğinin dini imanı yok mu? Romanya doğumlu olan Ofer'in ölümü daha önce İngiltere'de ölen ve İsrail'in mali kasalarından ve keselerinden birisi olan Maxwell hadisesini akla getiriyor. Maxwell patlak veren bir skandalın ardından denizin ortasında gemisinde ölü bulunmuştu. Ofer de Tel Aviv'deki evinde ölü bulundu ve dolayısıyla dosya kapatılabilir.

Anlaşılan, ideolojik düşmanlık maslahat beraberliğine ve para kardeşliğine engel değilmiş. İlginçtir, para için elinin kiri derler. Bu açıdan çok kirlenen Yahudi ve İsrailli zenginler birer birer esrarengiz bir biçimde ortadan kaldırılıyorlar. Dünyada herhalde en riskli kesimlerden birisi Yahudi işadamları olmalı. Bunlardan en azından bir kısmı İsrail devletinin mali kasası olarak biliniyor. Türkiye'de de Üzeyir Garih benzeri bir suikasta maruz kalmış lakin suikast üzerindeki esrar ve sis perdesi kaldırılamamıştı.

ABD, Ofer Brothers grubuna bağlı şirketlerinden birini İran'a petrol tankeri sattığı için kara listeye almıştı. İsrail basını son 10 yıl içinde Ofer Brothers grubuna ait 13 geminin İran limanlarına uğradığını yazarken Haaretz gazetesi yazarlarından Yossi Melman da, "İsrail, iş İran'ın nükleer meselelerine gelince ikiyüzlü oluyor" eleştirisinde bulunarak, Ofer Kardeşler'in İran ile ticaret yapmasının, İsrail'in baskısıyla alınan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin İran'a yönelik yaptırımlarını ihlal anlamına geldiğine dikkat çekmişti. Hem yasak kararı aldırıyorlar hem de yasağı kendileri deliyor! İlginçtir, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak da İran'ın nükleer silah üretmesi halinde bile bunu İsrail'e karşı kullan(a)mayacağını söylemişti. Bazen ideolojik düşmanlık öbür alanlardaki ortaklığı engellemiyor. Soğuk Savaş döneminde ABD ile Sovyetler ilişkilerinde olduğu ve yine aynı dönemde İsrail'in bazen ikisi arasında merkez kaç rolü oynadığı gibi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi