Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Hayret, BahçeHayret, Bahçeli’nin konuşmasını beğendimli’nin

Hayret, BahçeHayret, Bahçeli’nin konuşmasını beğendimli’nin

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bilmem kaç yıl sonra Diyarbakır’da konuşan ilk “ülkücü lider” oldu.

Dilerim son ülkücü olmaz...

Gitsin, memleketin zenginliklerini görsün, insanlarla temas etsin, farklılıkları tanısın.

Neydi o kitabın ismi? “Her Temas İz Bırakır” mı?

Bu temas da iz bırakacaktır. MHP eski MHP, Kürt halkı eski Kürt halkı olmayacaktır. Bu ziyaret çok konuşulacaktır. Bölgedeki çoğunluk tarafından tasvip görmese de, ziyaret sahibine bir getirisi (oy getirisi) olmasa da, Türkiye’nin normalleşmesi açısından “mütevazı bir işlev” görecektir.

Peki, nesini beğendim bu konuşmanın?

Esasında konuşmayı beğenmedim.

Böyle bir dönemde, böyle bir konjonktürde, bu kaotik seçim atmosferinde, Diyarbakır gibi, kompleks ve zor bir alanda gösterilen “konuşma iradesini” beğendim.

Bahçeli, “yeni” ve “farklı” diyebileceğimiz, şaşkınlıktan aklımızı tavana fırlatacak şeyler söylemedi. Bildik “kardeşlik” ve “siz bizdensiniz, biz sizdeniz” muhabbeti uyarınca bol bol “birlik ve beraberlik mesajı” verdi...

Kavgayı değil, uzlaşmayı öne çıkardı.

İçimize kapanmayı değil, dışımıza dönmeyi salık verdi.

Söyledikleri net, akıcı ve anlaşılırdı.

En azından, “suçlayıcı” değildi.

Mesajını birebir, “yerinde” ve muhatabına karşı söyleyerek, zor bir eşiği aşmış oldu... Sözümüzü muhatabımızı incitmeden, ötekine farklılığını hissettirmeden, ötekini “kendimiz” belleyerek söyleyebilmeliyiz. Bunu başardı.

Bu bile bir “şey”dir... Bir gelişmedir. Bir aşamadır.

Sonuçta siyaset kurumuna kazandıracak bir “tavır alış”tır.

Konuşmada, yadırgadığım hususlar da oldu:

Mesela “verecek bir karış toprağımız yok” dedi... Mesela, “Erbil’deki Peşmergeler” dedi... Mesela “İstanbul’da oturup ahkâm kesenler sizi anlayamaz” dedi... Mesela “ana dil karnınızı doyuracak mı?” dedi...

Böyle söyleyerek, hem Diyarbakır’ı, zımnen “toprak talebinin merkezi” ilan etmiş, hem de Türkiye halkıyla akrabalık bağı bulunan Kuzey Irak’taki Kürt varlığını “düşmanlaştırmış” oldu...

Hele “ana dil”le ilgili söyledikleri, tam bir fecaatti.

Her şeyi “ekmek” görüngesinden mi değerlendirmek lazım?

Kimlik talebiyle gelenleri ekmekle mi püskürteceğiz?

Nedir?

Hülasa, beğendiğim, en azından “olumsuz” yönde tahminlerimi boşa çıkaran konuşmasında Bahçeli, kuvvetli bir birlik ve beraberlik vurgusu yaptı.

Madem her işin başı birlik ve beraberliktir, bu aşamada Bahçeli’ye de sorumluluk düşüyor.

Birincisi, bundan sonra siyasetini keskin bir “karşıtlık” üzerine oturtmayacak.

İkincisi, “Kürt açılımı” çerçevesinde yapılanları (Kürtçe televizyon, Kürt Enstitüsü, ana dil yasağının sona ermesi, OHAL’in kaldırılması örneğinde olduğu gibi) “ihanet” terimleriyle yargılamayacak.

Üçüncüsü, Kürt meselesini ters yönden manipüle ederek, “bürokratik vesayetin ömrünü uzatmaya çalışan” derin mahfillere ve Ergenekon uzantılarına mesafe koyacak.

Dördüncüsü ve en önemlisi de şu:

Referandumdaki hatasını tekrarlamayacak... Yeni anayasa gündeme geldiğinde, CHP’nin, Türkiye’nin bölünmesinde çıkarı olan bazı derin ulusalcıların, hatta bazı Kürt modernistlerin kuyruğuna takılmayacak.

Birlik ve beraberliğimizi ancak bu şekilde muhafaza edebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi