Barışın iktidarı olmak-Zafer mi, evet zafer.
Büyük zafer. Üçüncü dönem ve 5 milyonluk oy artışı. 21 milyonluk destek. Üç partinin toplamına eş. Üç grubun müthiş hücumuna mukabele. Merkez medyanın saldırılarına göğüs germek. Ve dışarıdan alenen yapılan muhalefete destek çağrıları... Bütün bunları aşmanın adı zaferden başka ne olabilir?
-Açık ki, AK Parti tüm Türkiye çapında çok net bir toplumsal karşılığa sahip. Tayyip Erdoğan çok net bir toplumsal karşılığa sahip. Üstelik sonuçlar, küçülmeyi değil, büyüme istidadını gösteriyor. Sahillerin rezervi, bütün korku pompalamalarına rağmen, hizmet siyaseti ile bu seçimde çatladı. Bundan sonra, o gönül penceresi daha da açılabilir. Ben AK Parti'nin önünde daha da büyüyecek bir alan görüyorum.
-Balkon konuşmasına yönelik muhalif tavır, genelde balkonda konuşup sonra unutma tarzında gelişiyor. Tayyip Erdoğan, bu rezervi dikkate alıp, önümüzdeki süreçte, çok daha balkon eksenli lider profili çizebilir. Seçimden önce "Gözüm kulağım İzmir'de olacak" diye seslenmişti. Binali Yıldırım, çok önemli bir tecrübeydi. Yani AK Parti'nin sahil açılımı, gel geç bir tavır olmayacak gibi görünüyor.
-Kürt meselesi. Doğu-Güneydoğu oyları. İstanbul'da, Adana'da, Mersin'de bağımsız adayların seçim kazanması... Yunus Emre diyor ki: "Sol böğrümde ince bir dert, batar Yunus Yunus diye..." Türkiye'nin sol böğründeki dert... Türkiye'yi yönetme sorumluluğu bir kere daha omuzlarına yüklenen kişi olarak Tayyip Erdoğan'ın sol böğründeki dert... Türkiye'nin barış ikliminin olmazsa olmaz şartı... Kürt sorununu çözmek...
-Seçimler çok net etnik siyaseti; daha da büyüyerek Meclis'e taşımış bulunuyor. Bağımsızlar olarak böylesine sonuç almak ancak çok işlenmiş bir örgütlülük ile gerçekleşebilir. Bu da bir toplumsal karşılık gerektiriyor. Etnik Kürt siyaseti, anlaşılıyor ki, böyle bir toplumsal karşılığı gerçekleştirmiştir.
-Ama bu etnik siyaset Kürt oylarında tekel değildir. Bunu da çok net olarak ifade etmek gerekiyor. Çünkü Kürt oyları, Başbakan'ın seçimin son zamanlarında ortaya koyduğu sert söylemi de içerecek ölçüde, AK Parti tarafından paylaşılmıştır. Yani, BDP çizgisine karşı çok net bir Kürt oyu mevcuttur. Bu, BDP'nin "Kürtler şunu istiyor çünkü ben bunu istiyorum" deme hakkını kısıtlıyor. Kürt talebini, BDP kadar AK Parti'nin seslendirme hakkı da bulunuyor.
-Bağımsızlar cenahında ikinci boyut, BDP-KCK-Kandil-İmralı homojenliğinin mevcut olmamasıdır. İslamcı ve sosyalist bağımsızlar işaret ettiğim çizgi ile birebir özdeşleşecekler midir? Benim 40 yıldır edindiğim tecrübe, orada bir ukdenin saklı duracağıdır. Nasıl, nerede, hangi takvimde ve hangi ortamda ukde kendini meydana koyar bilinmez ama o orada durur.
-Türkiye'ye de barış lazım, AK Parti iktidarına da barış lazım. Hatta ileride cumhurbaşkanı olmak istiyorsa Tayyip Erdoğan'a da barış lazım. Türkiye için barış her şeyden önemli. Başbakan'ın balkon konuşmasında işaret ettiği büyük coğrafya içinde anlamlı bir misyon ifa edebilmek için, Türkiye'nin kendi içinde huzurlu olması lazım. Bunun için Batı'nın korkmaması, Doğu'nun kopmaması lazım. Duygusal planda dahi bir kopuş gerçekleşmemeli. Bunu her şeye rağmen sağlayacak olan "barış iktidarı" olabilmektir.
-Halk AK Parti'ye dört yıl yetki verdi. Bunu, ana muhalefet dahil herkesin içine sindirmesi gerekiyor. Bunu, kendisini halkın oyuna sunan, dolayısıyla fiilen "bütünlük" politikası içinde rol üstlenen BDP'nin görmesi gerekiyor. Bunu, MHP'nin görmesi gerekiyor. AK Parti'nin de, diğer partilere yansıyan halk iradesini ve beklentileri görmesi gerekiyor.
-Gelin şu sorunu birlikte çözelim. Türkiye'yi rahatlatalım. Gelin bir barış hamlesi yapalım. Dört yıl sonra yine yarışalım. Ama coğrafyamızın bu en gerilimli zamanında, Türkiye'yi rahatlatalım. Türkiye'yi tırmandıralım. AK Parti'nin böyle bir çağrıyı yürekten ve ısrarla seslendirmesi gerekiyor.
-Benim seçim sonuçlarına ilişkin ilk değerlendirmem bu. Devam edeceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.