Ustanın ilk iki imtihanı
AK Parti, siyasi tarihimizin en yüksek katılımlı seçiminde, yüzde 50 oy alarak tarihî bir başarıya imza attı.
Bir iktidar partisi, ilk defa oy oranını artırarak üçüncü defa halktan yetki alıyor. Cumhuriyet döneminde böyle bir başarı daha önce hiç görülmedi. Seçmen, Türkiye'yi dev bir şantiyeye çeviren hizmetleri, sağlık ve ulaşım alanındaki büyük değişimi ödüllendirdi. İstikrarın değerini bildiğini insafla, vefa ile ilan etti. Referandumdaki demokratikleşme iradesini ve cesaretini devam ettirdi. Vesayete karşı demokratikleşmeyi tercih etti. Darbe teşebbüsü iddiasıyla devam eden yargılamanın ardındaki siyasi iradeye sahip çıktı. Türkiye rayına oturdu...
Artık muhalifleri de teslim ediyor ki, Sayın Erdoğan, gerçek bir lider ve seçmenin yarısı onu bağrına basıyor. Bingöl'de gördüm, onunla insanlar arasında müthiş bir etkileşim var. On binler onu heyecanla bekliyor, platforma çıktığında meydan sevgi rüzgârlarıyla dalgalanıyor. Kucaklayıcı, yapıştırıcı olma adına böyle bir lider, Türkiye için şans. Türkiye, ondan istifade etmek zorunda.
AK Parti muhalifleri, artık halkı azarlamaktan, horlamaktan vazgeçmeli. Yok, kömür dağıtıyorlar, pirinç dağıtıyorlar, yok şöyle, yok böyle demek, bu başarıyı izah etmiyor. 'Ekonomik krizlere, bölgemizdeki çalkantılara rağmen Erdoğan'a, AK Parti'ye neden böylesine destek veriliyor?' sorusuna makul bir cevap aramalılar.
Bizde cevabı var bu başarının: Muhafazakârlar, kendi değerlerimize bağlı kalarak dünya ile entegre olmayı benimsedi. Bunun için de, sevgi diyerek, diyalog diyerek, uzlaşma diyerek evrensel insanî değerlerde buluşmak, bir gaye, bir hedef olarak belirlendi. Bu, çağın doğru okunmasının sonucudur. Dinin de doğru anlaşılmasının gereğidir. Müminler için kâinat kitabının okunması da farzdır. Müslümanlar asırlardır bunu ihmal ettiler. Bilim ve teknolojide ilerlemek, yeni medeniyet hamleleri peşinde olmak da farzdır.
12 Haziran seçimlerinin sonucu, tek başına AK Parti'nin siyasi bir başarısı olarak algılanmamalıdır. AK Parti, muhafazakâr demokrat dinamizminin, siyasetteki karşılığıdır. Ortada particiliği aşan bir uyanış var, bir geliş var. Bu diriliş hamlesi, iç-dış bütünlüğü ile birlikte okunmalıdır. İşte bugün başlayan Türkçe Olimpiyatları şöleni... İşte muhafazakâr demokratlığın, coğrafyaları aşan, dünyaları kucaklayan dinamizmi... Evrensel insanî değerlerde buluşan, kaynaşan yeni bir baharın nesli... Evrensel barış korosu. İnsanî besteler; renkleri, dilleri, dinleri, inançları farklı bir koro tarafından seslendiriliyor. Böylesi de daha önce görülmedi, yaşanmadı.
AK Parti'nin başarısı bu baharla ilgili. Bunu anlayamayanlar, toplumu germeye, kutuplaştırmaya devam edebilirler. Bize eski masallardan, irticadan, yaşam tarzlarına müdahaleden falan bahsedebilirler. Ama ancak kendilerini avutabilir, kendilerini kandırabilirler.
Yeni bir Türkiye var artık. Muhafazakâr demokrat zihniyetin dinamizmi, ancak hoşgörüye, uzlaşmaya dayanan ileri bir demokrasiden güç alabilir. İleri demokrasiye vurgu, bir göz boyama, takiye değildir. Çünkü mümin takiye yapmaz. Hukukun üstünlüğüne, fikir ve ifade hürriyetine, din ve vicdan özgürlüğüne dayalı ileri demokrasi; hizmet hareketlerinin önünü açmakta, gönüllerin fethini kolaylaştırmaktadır. Hem insanlık amaçlı hizmetler hem de halkın demokratik tercihlerinin Parlamento'ya yansıması ve iktidarların muktedir olması, gerçek bir demokrasiye muhtaçtır. İster siyasette, ister sivil toplumda; vesayetçi zihniyetler, despot rejimler, totaliter ve otoriter uygulamalar, hizmetlerin önünü kesmektedir. İnsanımıza, ülkemize, bütün insanlığa hizmet adına, istikrara ve demokrasiye sahip çıkmanın dışında bir yol yoktur.
Gündeme dönersek, Sayın Erdoğan'ın ustalık döneminin ilk iki sınavı yeni kabinenin teşkili ve yaklaşan Yüksek Askerî Şûra çalışmalarıdır. Ustalık döneminin başlangıcını test etme fırsatını böylece bulmuş olacağız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.