Pazar notları: O eli özlemek...
Madem dedikodu denen felaket günümüzde medya endüstrisine dönüştürülerek "ehli"leştirildi ve adına magazin dendi... O halde ünlülerin varlığına gıcık olduğumuz kadar teşekkür de borçluyuz! Bizim yerimize rezil oluyorlar. Bizim yerimize "uygunsuz" yakalanıyorlar. Bizim yerimize "aşklara yelken açıyor"lar... Onlar toplumsal fantezilerimizin hem gıcık hem de hayran olunası kahramanlarıdır.
***
Ya ünlüler olmasaydı?
Düzenin sürekli kışkırttığı açgözlü hovardalık arzularımızı ve teşhircilik dürtülerimizi kimler üzerinden tatmin eder de "boşalma" imkânı bulurduk, söylesenize...
***
Bazen şöyle düşündüğüm olur: Ünlüler sayesinde toplum içini dışa vura vura temizliyor! Öyle ya, hangi insan bir başkasına bu kadar dolu dolu twitter'da, facebook'ta veya arkadaş sohbetinde "çirkin" diyebilir? Ama bir ünlüden rahat rahat böyle söz edebilir... Asgari nezaket ölçülerinden uzak iğnelemeler ve kıyasıya hakaretler kimler için dile getirildiğinde makul sayılır?
Ünlüler için...
***
Ünlülerin gönüllü şapşallığı da ayrı bir âlemdir! Sevildiklerini sanırlar. Oysa hayranlık ya da meraktır o! Hayranlık zaten iki ucu keskin bıçaktır. Bir ucu aşkın, öteki ucu düşmanlık ve kıyıcılığın kılavuzudur.
***
Ünün "değer"den kopması ve hiç nedensiz yere bir "başarı" olarak görülmesi... Çağın vebası bu olsa gerek!
***
Karanlık ve tenha bir sokakta yürürken uzaklarda çalınan tanıdık bir şarkıyı işitmek çok hoş! Dostlar sizi bekliyormuş da, oraya gidiyormuşsunuz gibi. Oysa yalnızsınız ve nereye gittiğinizi bilmiyorsunuz.
***
Kahrolası gerçek! Yalancının zekâsı doğruyu söyleyenin tutarlılığını bastırır.
***
"Âşıktım" diyor. Geçmişinden değil de, sanki sahip olduğu çok özel bir yetenekten söz ediyor. "Âşıktım, âşık olabiliyorum, yine olurum, şu an oluyorum..."
***
"Âşıktım" diyor. Sanki geçmişine dair bir şey anlatmıyor da, "sakarın tekiyim, beceriksizim" der gibi bir hali var.
***
"Âşıktım" diyor. Aşk, geçmişten kalma donuk bir fotoğraf karesi onun için! Poz vermiş ve iyi çıkmış. Ama hepi topu o kadar!
***
Bütün çalgıları susturabilirsiniz. Gıkımı çıkarmam!
Ama çello kalsın.
***
Ne zaman kalabalık içine girseler, adam öne geçiyor ve elini geriye uzatıp kadını arıyor. Aralarında bir ilişki var mı, yok mu, olacak mı? Bundan ikisi de emin değil o sırada! Kadın boğulmakta olan birinin atılan can simidine tutunması gibi hemen yapışmak istiyor o ele! Yapamıyor! Ne garip! O günlerin üzerinden yıllar geçtikten, ilişkileri başlayıp bittikten çok sonra bile hep o eli özlüyor kadın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.