Mürekkep kokusu mu bizi mesleğe bağımlı kılıyor?
Gazeteciliğe başlayanların kısa sürede bu mesleğin bağımlısı olmalarını eskiler "Mürekkep kokusu"na bağlarlardı.
O dönemlerde matbaalar da gazete binasının içinde olduğu için, buna hepimiz inanırdık.
Aslında sade mürekkebin değil antimuan karışımlı erimiş kurşunun da kokusunu teneffüs ederdik.
Cumhuriyet'te gece sekreterliği yaptığım yıllarda sayfaların matrisi alınıp bunlara kurşun kalıp dökülürken, heyecan içinde beklerdim.
Bu kalıplar rotatife takılırdı ve ustalar düğmeye basardı.
Ayarı yapılmamış ve eli boyayan ilk sıcak nüshayı sabaha karşı elinize aldığınızda, kendinizi dünyanın 24 saat ilerisindeymişsiniz gibi hissederdiniz.
Ertesi gün yüz binlerce kişinin okuyacağı gazete herkesten önce elinizdeydi çünkü.
Mehmet Ali Birand
Benimle aynı dönemde kurşun kokusu alarak gazetecilik bağımlısı olan arkadaşlarımdan hayata veda edenler de var... İsmail Cem'i, Ergun Balcı'yı hasretle anıyorum...
O yılların Cumhuriyet'inden şimdi aramızda olmayan Nadir Nadi'yi, Ecvet Güresin'i, Yılmaz Çetiner'i, İlhan Selçuk'u, Orhan Duru'yu, Agop Arad'ı, Elif Naci'yi, Selmi Andak'ı nasıl unutabilirim?
Benim kuşağımdan bir arkadaşım da Mehmet Ali Birand.
Yazıları, kitapları, televizyon programları ve haberciliği ile Mehmet Ali Birand'ı hepiniz tanıyorsunuz.
Geçen hafta dokuz saate yakın süren ameliyatındaki gelişmeleri izlemeye çalışırken, meslektaşlığımızın ötesinde onunla arkadaşlığımızın da benim için ne kadar önemli olduğunu iyice hissettim.
Ameliyat sonrasında o yoğun bakımdayken eşi Cemre'yle kucaklaşıp, ameliyatın başarısını kutlamıştık.
Şimdi o nekahat dönemini evinde geçiriyor. Ben de onu Bodrum'da bekliyorum. Her yaz olduğu gibi denize karşı birlikte oturup oradan buradan yine konuşacağız.
Kütahyalı ve güzel...
Bizimkisi böyle bir meslek.
Aynı gazetede olmanız veya olmamanız çok şey değiştirmez.
Bilirsiniz ki bir gün gelir ve aynı gazetede oluverirsiniz.
Yeni kuşaktan çok beğendiğim ve sevdiğim meslektaşım Rasim Ozan Kütahyalı ile artık birlikteyiz mesela...
Taraf'tan bize geldi.
Hafta içinde bizim grubun diğer gazetesi Takvim'de yazacak, hafta sonları da Sabah'ta okuyacağız Rasim Ozan Kütahyalı'yı.
Sabah'ı zenginleştiren bir diğer isim de Hasan Celal Güzel.
Hem Antepli, hem Türk müziği tutkunu olması bile benim onu sevmem için yeterlidir.
Ama bütün bunların ötesinde yılmaz bir demokrasi ve özgürlük savaşçısı Hasan Celal Güzel.
Akyüz Aktüel'de
"Turkuaz Medya'ya hoş geldin" diyeceğim diğer bir isim de Fikri Akyüz.
İnternethaber.com'da ilk yazısı çıktığı günden başlayarak dikkatimi çeken, Yeni Şafak'ta, Star'da ve Takvim'deki her yazısında bir üslup ustası olduğunu kanıtlayan Fikri Akyüz de, yeniden bizim gruba geldi. O da artık Aktüel'de yazıyor.
Aslında gazeteciler de yok olmazlar bazen yıldızlar gibi gözden kaybolurlar.
Ve bir gün gelir bulutların arasından sıyrılıp yine çıkarlar.
Bu yıldızlardan biri de Memduh Bayraktaroğlu'dur.
O da artık bulutlar arkasındaki günleri geride bıraktı ve internethaber.com'da her gün yazmaya başladı.
Hoş geldiniz
Her gün okuduğum, sevdiğim, arkadaş olduğum bütün meslektaşlarımın isimlerini yazmaya başlasam, siz sayın okurlarımla ortak sevgilerimizin ne kadar çok olduğu görülecektir. Ben bugün Mehmet Ali Birand'a "Geçmiş olsun" ve Rasim Ozan Kütahyalı, Hasan Celal Güzel ile Fikri Akyüz'e "Aramıza hoş geldiniz" demekle yetiniyorum.
Memduh Bayraktaroğlu'na da "Devam" diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.