Yeni hükümet, Deniz Feneri, Yeni Türkiye...
61. Hükümet, dün ilk toplantısını yaparak göreve başladı. Hayırlı olsun. AK Parti'nin, üçüncü iktidar dönemi için, Sayın Başbakan, "ustalık dönemimiz olacak" demişti.
Ustalık döneminin, kalfalık ve çıraklıktan çok farklı olması gerekir. Bu farkın ne olacağını, yeni dönemde değişimin yönünü, hepimiz merak ediyoruz. Üstelik bu dönem için seçmen, yüzde 50'lik oy oranı ile kuvvetli bir destek verdi. Bu desteği Sayın Erdoğan'ın nasıl okuduğunu da merak ediyoruz.
Dolayısıyla atılan her adımı, bu merakımızı giderme adına mercek altına alıyoruz.
İlk adım, Meclis Başkanlığı seçimi oldu. Cemil Çiçek tercihi evet, yeni dönem için çok net mesajlar veriyor. Sayın Çiçek, sivil bir anayasa için elzem olan diyalog ve uzlaşmada, ismi üzerinde en geniş mutabakat bulunan siyasidir. CHP'nin de destek verdiği ilk Meclis Başkanı olarak, iyi bir başlangıç yapılmıştır. Sayın Çiçek'in, yemin krizi ile "Bayramda kaldırılan cenaze"nin ağırlaştırdığı karamsar havayı dağıtacağına ben de inanıyorum. Sayın Çiçek'in karizması ve tecrübesi sayesinde yeni dönemde, müspet manada hükümet-Parlamento ayırımı net olarak görülecektir. Meclis, kuvvetler ayrılığını sağlama adına ağırlığını daha bir hissettirecektir. Cemil Çiçek tercihi, Başbakan Erdoğan'ın hanesine, yeni dönem için büyük bir artı getirmiştir. Ustalık dönemi için atılan bu isabetli adımdan dolayı Sayın Erdoğan'ı tebrik etmek gerekmektedir.
Merak ettiğimiz ikinci adım, yeni bakanlar kurulunun nasıl teşkil edileceğiydi. Çünkü ustalık döneminin önemli göstergelerinden biri de Sayın Erdoğan'ın nasıl bir kabine kuracağıydı. Sayın Başbakan, kendisiyle uzun yıllardan beri birlikte çalışan arkadaşlarına öncelik vermiştir. Güven+liyakat+tecrübe+başarı esas alınmıştır. Usta, bütün ustalığını gösterme adına işi sıkı tutmuştur. Bu arada parti yönetimi, Meclis grubu ve oy veren seçmenler adına dengeler dikkatle korunmuştur. AK Parti'nin vicdanı kabul edilen Sayın Bülent Arınç yineikinci adam konumundadır.
Fakat yeni dönemin en önemli göstergesi, Milli Savunma Bakanlığı'ndaki değişikliktir. Sayın Vecdi Gönül'ün biten bakanlık dönemi ile sivil-asker ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldığını söylemek abartı olmaz.
Sivil-asker ilişkilerindeki statüko bundan böyle sona ermiştir. Konu Sayın Gönül'ün şahsı ile ilgili değildir. Mesele psikolojiktir ve sembolik bir değişiklik bile, demokrasiye müdahale etmeyi hâlâ düşünebilenlerin hevesini ve son umutlarını kıracaktır. Yeni dönemin üçüncü işareti, futboldaki Ergenekon'a dokunulmasıdır. Sayın Başbakan, yüzde 50'lik oy desteğinin hakkını verme adına, tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi, siyasi iradenin varlığını ve cesaretini ortaya koymaktadır. Bu davaların hepsi siyasi davalardır ve arkalarında siyasi bir irade olmadan asla adalet tecelli edemez. Demek artık kimse dokunulmaz değildir ve Türkiye her alanda hukukun üstünlüğünü sağlamaya kararlıdır.
Bu çerçevede, Almanya'da sonuçlanan Deniz Feneri e.V davasıyla bağlantılı son gözaltıları, önemle kayda geçirmeliyiz. Umarım, meslektaşlarımız, haklarındaki suçlamalardan aklanarak beraat ederler. AK Parti'yi suçlama adına muhalefetin elindeki bu en büyük koz, sürpriz bir şekilde gündeme gelmiştir. Dileriz, bu gelişme de yeni Türkiye ile ilgilidir... AK Parti aleyhinde, "çift hukukluluk", "kendine demokrat", "kendi yargılarını kuruyorlar" suçlamalarına mesnet yapılan bir konuda adaletin tecelli etmesinin, yeni dönem için taşıdığı önemi anlatmaya gerek yok. Deniz Feneri davası da, Yeni Türkiye için gerekli olan adalet anlayışını sağlamlaştıracak bir hassasiyete muhtaçtır. Buradan hareketle; yolsuzluk, ihaleler ve şeffaflık konularında da, Avrupa Birliği kriterlerinin esas alınması gerektiğini yüksek sesle söylemek zorundayız. Yeni dönem; içeride, demokratikleşme, hukukun üstünlüğünün sağlanması, sivil bir anayasa yapılması ve özgürlüklerin genişletilmesiyle aydınlanırken, evrensel standartları asla gözden ırak tutmamalıyız. Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.