Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Suriyeli göçmenler neden dönüyor?

Suriyeli göçmenler neden dönüyor?

Zaman zaman AKP hoşa giden bazı projelere imza atıyor. Lakin genelde projelerin altını dolduramıyor. Gerisini getiremiyor. Ortaya hakiki değil melez bir sonuç çıkıyor. Bunun birkaç nedeni var. Bunlardan birisi kararsızlık ya da elini taşın altına iğreti olarak koymak. İkincisi de yozlaşmış kadrolar. Hedeften sapmış kadroların projeleri hedefe ulaştırmaları imkansızdır. Bir başka neden de belki samimi ama yetersiz kadrolardır. Bu anlattıklarımızı Suriye politikasına da uyarlayabiliriz. Zaman zaman rotasını bulmuş görüntüsü veren kararlar alınıyor. Lakin sonrasında zikzaklar beliriyor. Sözgelimi, Esat yönetimine epey nasihat yapıldı ve fakat Beşşar ve yönetiminin telkinlere kapalı olduğu anlaşıldı. Kan, barut ve azınlık asabiyetiyle (eskiden buna azınlık diktatörlüğü deniliyordu) ülkeyi yönetmekte kararlılar. Dolayısıyla daha kararlı ve sonuç alıcı politikalar izlemek gerekir. Zira ne olursa olsun artık ok yaydan çıktı ve geri dönüşü yok. Sıkı durmak gerekir. Karşımızda yeni bir dönem var ve bu dönemin koordinatlarına uygun sistematik bir politika izlemek lazım. Lakin AKP yönetimi bir ileri bir geri adım atıyor. Türkiye Suriye'den kaçanlar için tahsis ettiği birkaç çadır kenti idare etmekten aciz bir görüntü sergiliyor. Niyet iyi icraat kötü. Elimize gelen fırsatı tepiyoruz. Türkiye bayrakları ve Erdoğan posterleri taşıyan Suriyeli göçmenler karşılaştıkları bet muameleden dolayı yeniden ülkelerine dönmeyi tercih etmektedirler. Ve dünya basını da adeta bu kampları Belene Kampı gibi tasvir etmektedir. Angelina Jolie'nin rüzgarı da bitti. İngilizce El Cezire Kanalı ve batılı kanallar çadırlarda durumun iyi gitmediğini ve Türkiye'nin başarılı olmadığını savunmaktadırlar. Göçmenlerde de ilk günlerin iyimserliği gitmiş ve yerini, grevler, protestolar ve geri dönüşler almıştır. Neden? Ankara bunların seslerini niye duymuyor? Orada mutlaka kötü giden bir şeyler olmalı. Suriye halkı Türk bayrağı sallarken sınırdaki çadır kentleri karakollara çevirerek propagandayı anti propagandaya çevirdik. Beceriksizliğimiz madalyayı hak ediyor!

Ortada bir fiyasko olmalı ki, kalmaları halinde sayıları 15 bini aşması gereken mültecilerin sayısı 10 binin altına düşmüştür. Suriye halkı ölümü göze alarak geri dönmektedir! Bunun izahı var mıdır? Elbette olmalıdır. Burada acaba Türkiye'nin el altından halkla paylaşmadığı yeni bir stratejisi mi var (mesela Hasan Türkmani ile anlaşıldı mı?) yoksa mücerret idari bir beceriksizlik mi sözkonusu? İdari beceriksizlik ise bu yine de masum kalır. Lakin tam bu noktada zaruri bir soru ortaya çıkıyor: Çadırları yönetemeyen bin anlayış Arap dünyasıyla ilişkileri nasıl yönetir? Bu soruyu kulağımızın bir köşesine küpe ederek Suriyeli göçmenlerin anonim şikayetlerine dair bize gelen mini bir raporu arz edelim:

1- Kamplara hizmet etmek üzere görevlendirilen bazı kimselerin, sığınmacıların devlete ve Hatay'a yük olduklarını dillendirdiği,

2- Sığınmacıların, baskı ve şiddetten dolayı değil, kasıtlı olarak barınma ve mesken edinmek maksadıyla geldiklerinin söylenmesi,

3- Yüzleri örtülü sığınmacı kadınlar bir iş için geldiklerinde ya da form doldururlarken bazı görevlilerin "açın yüzünüzü, burada günah yok" diyerek ileri geri konuştukları,

4- "Bizim çocuklarımız açken, bunların çocuklarını niçin besliyor doyuruyoruz" şeklinde sözler söylendiği,

5- Görevlilerin bazılarının, umumi banyo ve tuvaletlerin temiz tutulmadığına ve zaten Arapların pis olduklarına dair sözler zikrettikleri, bu çerçevede sığınmacıların rencide edildiği,

6- Sığınmacıların ifadesine göre, geceleyin kampın içindeki su deposunun yanından geçen birileri tarafından su vanasının kapatıldığı,

7- Banyoların suyunun ve kullanıma tahsis edilen suların kesildiği, bu yüzden sığınmacıların abdest alıp sabah namazı kılamadıkları, "Sığınmacıların, sabahleyin abdest alacak suyumuz yok, bu durum Ramazan'da da sürerse ne yaparız? " diye şikâyette bulundukları,

8- Afet il koordinatörlüğü bünyesinde Hatay ve çeşitli illerden görevli gönderilen kimselerin, hükümete ve Başbakan'a tepki gösterdikleri ve olumsuz sözler sarf ettikleri,

9- Sığınmacılara, "Siz niye buraya geldiniz? Sizin devlet başkanınız daha iyi, diyerek Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı kötüledikleri,

10- Görevli olarak kampa gönderilen bazı kimselerin Hükümete ve devlete karşı tepkili davrandıkları gözlenmiştir...

Kısaca, elimize gelen altın fırsatı boşa çıkardığımızı ve heba ettiğimizi söyleyebiliriz. Köprü kuracakken köprüleri attığımız denebilir. Manzara şudur: AKP yönetimi çadır kentlerin idaresinde su koy vermekte veya başka bir deyimle su kaynatmaktadır. Bu ancak kendi ayağına kurşun sıkmakla eşdeğer bir basiretsizliktir. İlgilileri basiretli olmaya davet ediyoruz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi