Babaların emriyle yemin eden evlatlar
‘Baba’lardan biri İmralı’da oturur, Abdullah Öcalan. “Hadi bakiim! Yaramazlığı bırakın; doğru Meclis’e!” dedi ve o saat mangalda kül bırakmayan Kürtçülük partisinin süngüsü düştü. Tası tarağı toplayıp Ankara’nın yolunu tutmaya karar (!) verdi.
Öte yandan bir başka ‘Baba’ da, yenilerde evlat edindiği CHP’ nin sözde genel başkanına “Yeter gardaşım. Bu işin daha fazla şeyini çıkarmadan gidin, Meclis’de ş’apın da ortalık şey olsun” dedi söylentiye bakılırsa ve daha düne kadar “Silivri’deki canlarımız özgürlüklerine kavuşmadan yemin memin etmeyiz!” diyen ve CHP’yi, kurulduğu günden bu yana en trajikomik duruma düşüren Kılıçdaroğlu Kemal Bey ‘çözümün Meclis’de olduğuna’ karar verdi (!) Bunlar olurken, deniz yollarında kıyı kaptanı, Hacı Ahmet Beyin oğlu, Tayyip Erdoğan, TBMM Kürsüsü’nden hükümet programını okuyor ve şöyle diyordu: Meclis’imiz içinde diyoloğa, uzlaşma arayışına ve işbirliğine önem vereceğiz. Yeni anayasa en geniş katılımla, tam bir toplum sözleşmesi olacak.
Denklemin bir yanında babalar ve babalananlar öte yanındaysa uzlaşmadan, kardeşlikten, milli iradenin önüne çıkarılacak her engeli, gene milletin desteğiyle aşmaktan söz eden bir adam. Denk-lemin bir yanında hala neden yüzde yirmi oylarda dolaştığını çözemeyen, her şeye karşın kendisine oy veren milyonları temsil etmek için bile ayak süren bir CHP’yle, Türk ulusalcılığına karşı çıkarken demokrasiye sıkı sıkıya sarılacağı yerde Kürt ulusalcılığını tercih eden bir BDP.
Ve denklemin öte yanında, yepyeni bir toplumun temellerini atma sözü veren, ırklar, dinler, mezhepler arasında eşitlik andı içen, insan hakları ve insan odaklı bir yönetim biçimi sözü veren bir AK Parti. Babalar ve Oğulları devri bitmiştir artık. Çağdaş, yoklukta değil varlıkta ulusal paydayı kurmayı amaçlayan bir 2023 anlayışı egemendir Türkiye’de. Gün, 2013 anlayışına omuz verme,katkıda bulunma, somurtan değil gülümseyen Türkiye’yi yaratma günüdür.
‘Darağacında da son söz Fenerbahçe’
Böyle buyurmuş Aziz Yıldırım. “Ben bu ülkenin evladıyım, 60 yaşındayım, şekerim ve tansiyonum var, başkanlığım sırasında Türk sporuna büyük katkılarda bulundum! Darağacında olsam da son sözüm Fenerbahçe olacaktır!”
Allah korusun, Aziz Bey’i kimse darağacına falan götürmüyor, bu bir. Fenerbahçe’yi bu kadar seven biri, sevdiğine, eğer iddialar doğruysa, bu kötülüğü nasıl yapabildi, bu iki! Tansiyon ve şeker hastalığı milyonlarca insanda var; Allah şifasını versin bu üç. Türk sporuna nasıl bir katkıda bulunduğunu hep birlikte izliyoruz, bu da dört!
Populizm yani halkın temiz duygularını sömürme sanatının biz ne ustalarını gördük Yıldırım’a gelinceye kadar!
Aziz Yıldırım, eğer suçluysa, adalet karşısında hesap vercektir. Ama asıl hesap veremeyeceği yer Fenerbahçe’dir.
Ne bulaşırsın adama?
Temel arkadaşlarıyla kahvede otururken karate şampiyonu Jet Lee dalmış içeri. “Var mı burada bi delikanlı? Çıksın ortaya da ağzını burnunu kırayım!” demiş. Temel fırlamış yerinden; çıkmışlar dışarı, otuz saniye sonra Temel içeri girmiş. Ağzı burnu Çarşamba pazarı!
“N’aptın adama yahu?” diye sormuş kahve tayfası.
“Hinomusa ustamın tirinoga tekmesiyle patakladım!” demiş Jet Lee sırıtarak.
Aradan iki gün geçmiş, herif gene gelmiş kahveye, postasını atmış, Temel balıklama dalmış ve gene kan revan içinde dönmüş.
Jet Lee: “Zitomoto Hocamın pirokona tekniğiyle dövdüm!” demiş.
Ertesi gün, Jet Lee’nin geldiğini gören Temel fırlamış kahveden dışarı. Kısa bi süre sonra Jet Lee girmiş içeri, kafa yarık, dişler dökülmüş, ağlıyor hüngür hüngür.
Kahvedekiler Temel’in etrafını sarmış: “N’aptın adama abi?”
Temel bi kahkaha atmış: “Toyota’mın krikosuyla bi güzel dövdüm herifi!”
(Trabzon’dan Kubilay’a teşekkürler)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.