Nihayet CHP Meclis'te yemin etti. Şimdi sıra BDP'de... 12 Haziran'dan bu yana yaklaşık bir ay geçti. Araya "diz çöktürme, arkadaşlarımız gelmeden yemin etmeyiz" dayatmaları ve "tükürdüğünü yalama" meydan okumaları girmese sanki Meclis'in ilk günündeyiz...
Zaten AK Parti ve CHP yetkilileri arasında imzalandığı söylenen mutabakat metni de ilk günden bu yana yazdığımız yazıların özeti gibi:
1- Siyasi partiler çözüm için TBMM'de olmalıdır.
2- Millet iradesi TBMM'de hayata geçirilir.
3- Sorunların çözüm yeri TBMM olmalıdır.
4- Yasalar özgürlükleri genişletici şekilde yorumlanmalıdır.
5- Özgürlükler genişletici anlayışla yorumlanmalı.
6- Tarihi fırsat yeni anayasa için kullanılmalı.
Özellikle anayasa vurgusu önemli... Doğrusu şimdi geriye dönüp, "Ey CHP bu sanal krizi neden yarattın?" demenin artık pek anlamı yok. Önceki gün de yazdım, CHP aklı günlük siyaset açısından pek yararı olmayan bir politika izledi ama farkında olmadan ülkenin Kürt sorunu eksenli derin bir krize sürüklenmesinin de önünü kesti.
Bu gerçeği çok da geç kalmadan fark ettiği için Abdullah Öcalan BDP'lilerin ezberini bozacak açıklamalar yaptı. İyi de yaptı. Kriz veya kaotik ortamları, çatışmacı yaklaşımlar artık PKK veya BDP çevresi de istemiyor.
Sandığa dökülen Kürtleri, sokakların ateşe verilmesi de sokak ortasındaki infazlar da rahatsız ediyor.
Ortak özlem "Yeni Türkiye"de "barış dili" nin hakim kılınması...
Bu yüzden dün CHP yemin ederken BDP'nin de orada olması gerekirdi. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, dışlandıklarını dile getirdi ama sanıyorum bu sorun da kısa sürede çözülecek.
Çünkü AK Parti ve CHP'nin mutabakat metninde özellikle altı çizilmesi gereken bir madde var; "Tarihi fırsat yeni anayasa için kullanılmalı."
Yeni dönemin sihirli formülü bu... Türkiye'nin yeni bir anayasa yapabilmesi diğer sorunlarını çözmesini de kolaylaştıracak. Kuşkusuz yeni bir anayasa yapmak kolay değil. Ama öncelikle "sanal kriz" çıkartmaktan vazgeçip, konuşma zemininin "mayınlardan" temizlenmesi gerekiyor.