Süleyman Yaşar

Süleyman Yaşar

Türkiye'de kriz çıkar mı?

Türkiye'de kriz çıkar mı?

"Kriz geliyor, aman paranızı dikkatli harcayın" açıklamaları, yatırımcıyı ve tüketiciyi iyice tedirgin etti. Aslında kriz olmasa da, insan parasını dikkatli harcamalıdır. Hem ödeme gücünü aşan borçlanma yapmamalı hem de döviz geliri yoksa asla dövizle borçlanmamalıdır.
Gelelim kriz çıkıp çıkmayacağına... IMF'nin G-20 ülkeleri toplantısı nedeniyle 14 Temmuz'da yayınladığı "Dünya ekonomisinin görünümü ve alınacak tedbirler" başlıklı raporunda, dünya ekonomisinde yeni bir krizin yaşanacağına ilişkin herhangi bir tespit yok.
Peki ne diyor IMF uzmanları? Zengin ülkelerde büyümenin yavaşladığını, bu nedenle hane halkı, kamu maliyesi ve bankaların bilançolarının problemlerle karşı karşıya olduğunu belirtiyorlar. Ama gelişmekte olan ülkelerde büyümenin güçlü olduğunu düşünüyorlar. Farklı hızlarda büyüyen ekonomilerin küresel toparlanmaya katkı yaptığına dikkat çekiyorlar ve dolayısıyla dünya ekonomisinin 2011'de yüzde 4.3, 2012'de yüzde 4.5 büyüyeceğini öngörüyorlar.
Gelelim zengin ülkelerden kaynaklanan risklere... IMF uzmanlarına göre, Yunanistan'ın mali krizi, çözülmediği takdirde, bulaşıcı olabilir. Bu yüzden de Yunanistan'ın ve Portekiz'in devlet borçlarına uzun vadeli çözüm bulunmasını öneriyorlar. Ayrıca zengin ülke ekonomilerinde yaşanan cılız büyüme nedeniyle düşük tutulan faizlerin, gelişmekte olan ülkelere sıcak para akımına yol açtığına dikkat çekiyorlar. Aşırı sıcak para, gittiği ülkelerde yatırım kalitesini düşürdüğü için, sıcak para akımı durduğunda, borçların geri ödenmesinde problem çıkacağını ve gelişmekte olan ülkelerin bir süre sonra sert bir iniş yapacağını ileri sürüyorlar.
Türkiye ekonomisine gelince... IMF raporunda Brezilya, Hindistan ve Türkiye'nin aşırı ısınmadan kaçınması ve finansal dengesizliğe yol vermemesi gerektiğini söylüyorlar. Oysa şu anda Türkiye, Temmuz 2007'de ulaştığı yüzde 82'lik, Ağustos 2008'de ulaştığı yüzde 80'lik imalat sanayi kapasite kullanım oranlarına hâlâ ulaşamadı. 2011'in Haziran ayında imalat sanayisi kapasite kullanım oranı yüzde 76.7 seviyesinde kaldı. Dolayısıyla bu durumda hangi ısınmadan bahsedebiliriz ki? Üstelik kamu maliyesinde mali disiplin sürdüğü için finansal bir dengesizlik orada da söz konusu değil. Ama çok ilginçtir bütün bu gerçekler ısrarla dikkate alınmıyor!
Dün Fitch bir açıklama yaptı. Fitch analisti Ed Parker, "Türkiye, AB'deki muhtemel krize, cari açığı yüzünden diğer gelişmekte olan ülkelerden çok daha açık" dedi. Yüksek cari açığın yarattığı belirsizlik nedeniyle, Türkiye'nin not artışı durumunun belirsiz olduğunu söyledi.
Oysa Türkiye'nin cari açığı kamu kesiminden kaynaklanmıyor, özel sektörden kaynaklanıyor. Özel sektör de kendi riskini kendisi yönetebiliyor. Fitch'in Türkiye'nin ekonomik gerçeklerini ve rakamlarını bilmemesi mümkün değil. Eğer bilmiyorsa, bu, kendi varlığıyla ilgili ciddi bir sorundur, derecelendirme kuruluşu olarak ülkelere not vermemesi, bu işi bırakması gerekir.
Türkiye'nin not artışının belirsiz olduğunu söyleyen Fitch analistine, Güney Kıbrıs'ın notunu sormak gerekiyor. "Devlet borçlarının milli gelire oranı yüzde 62, bütçe açığı yüzde 5.1 olan G.Kıbrıs, yüksek bir not seviyesi olan A2'de nasıl tutuluyor?" Dün G.Kıbrıs Merkez Bankası Başkanı, patlamada hasar gören elektrik üretim santralini çalıştırabilmek için AB'den mali yardım istedi. Santralin tamir parasını bulamayan G.Kıbrıs'ın kamu maliyesi Fitch'e göre, "kamu borç yükü yüzde 40, bütçe açığı yüzde 3'ün altında olan" Türkiye'den daha iyi.
Böyle bir derecelendirme olur mu? Türkiye'nin üzerinden yıllarca kolay para kazanmaya alışınca oluyor. Yüksek faiz düzenini devam ettirmek için göz göre göre hiç sıkılmadan her türlü çarpıtmayı yapabiliyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Yaşar Arşivi