Ve Ramazan...
Bu sene bizim Ramazanımız, Ağustos’a denk geldi.. Ağustos, adını Augustus’dan alır. Kemalist kadrolar öyle buyurmuşlar.. Mart ve Mayıs da batıdan transfer. Agustus tapınağı var Ankara’da Hacı Bayram Camii’nin hemen yanında. Augustus Tapınağı M.Ö. 25 yılından sonra, Frigya tanrısı “Men” adına yapılmış olan tapınak zamanla yıkılmıştır. Bugün kalıntıları bulunan tapınak ise son Galata hükümdarı Amintos’un oğlu kral Pilamenes tarafından Roma İmparatoru Augustus adına, ona bir bağlılık sembolü olmak üzere inşa edilmiştir.. Daha sonra kilise olarak kullanıldı ise de bugün bir harabe. Ağustos deyince, yaz sıcağı, 30 Ağustos ve YAŞ geliyor akla.
Ramazan, şeytanların hızının kesildiği, bizim hızımızın arttığı bir zaman.. İçinde Kadir Gecesi bulunan, bin aydan daha hayırlı bir geceyi içinde barındıran bir ay..
Ramazan ayında camiler dolup taşacak göreceksiniz.. Daha fazla yardım yapılacak. Yüz milyonlarca lira zenginlerin cebinden çıkıp yoksullara akacak.. Daha az suç işlenecek. Daha az boşanma vakası yaşanacak.. Daha az içki tüketilecek.. Küsler barışacak.. Aileler kucaklaşacak, dualar edilecek, hatimler indirilecek. Kimileri itikafa girecek..
İftar sofralarında, bu yıl yine milyonlarca insan karnını doyuracak.. Bir ara “Şeker Bayramı” demeye kalktılar ama tutmadı. Bu arada, Ramazan şenlikleri biraz can sıkıcı. Ramazan’ın maneviyatı, ruhaniyeti ile alakası olmayan şarkı, türkü, eğlenceler, Osmanlı’nın yıkılış dönemindeki Levantenlerin Ramazan eğlencelerini hatırlatıyor.. Ramazan’ın zirvesi, ne başı, ne sonu, Kadir gecesidir. Finalde bayram var..
Her sene olduğu gibi bu sene de yüzbinlerce hemşehrimiz yine Mekke ve Medine’de olacak..
Ramazan ayında din daha görünür bir hal alıyor.. Daha bir coşkuyla kutlanıyor ramazanlar.. Sahur, iftar, teravih, hatim duaları..
Her Ramazan’da Müslümanlar daha güçlüdür, her anlamda. Sayımız her Ramazan’da sıçrar..
Son yıllarda Ramazanlarda kitap fuarları açılıyor.. Hayır çarşıları kuruluyor (kermes adını sevmiyorum. Kirshe Messe, yani kilise fuarı, kilise yardım çarşısı gibi bir anlamı var. Eskiden Hollanda ve Flandre’da kilise bayramları anlamına da gelir..), yoksullar giydiriliyor. Bir de “Bergama Kermesi” var. Wikipedia’daki bilgiye göre; “Bu kermes, Bergama’nın tarihsel, kültürel ve doğal güzelliklerinin tanıtılması amacıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı bir festivaldir. İlki 1937 yılında gerçekleşen Bergama Kermesi, her yıl aralıksız devam etmektedir. Türkiye’nin ilk, dünyanın ise Fransa’nın Nice şehrinde yapılandan sonra ikinci yerel festivalidir.”
Bu Ramazan’da önümüzde bir de Afrika’daki kıtlık ve açlık var. Halk ayaklanmalarının yaşandığı Libya, Yemen, Suriye ile ilgili sorunlarımız var.. Özellikle imkanı olanların Somali’deki aç insanlara yardım elini uzatması gerek.. İmkanı olan herkesin sadece yardım etmekle kalmaması, oraya gitmesi gerek. Orayla ticaret yapmamız gerek.. Aslında Afrika halkları yoksul değil.. “Beyaz Adam”ın kurbanıdır. Madenleri var, işletemiyorlar. Tarım, hayvancılık her şey mümkün, ama hiçbir şeyleri yok.. O insanların iş güç sahibi olması gerek.
Bu Ramazan’ı daha anlamlı hale getirmek için Kur’an’ı okumaya başlayalım. Ya da Peygamberimizin hayatını, ya da bir akaid kitabı mesela. Mutlaka bu ay bir kitap okuyalım..
İftarlarda sadece karnımız değil, kafamız da, kalbimiz de doymalı.
Bakın, şunu unutmayalım, başkalarına yardım ederken, aslında, yardım ettiğiniz kişinin kazandığı maddi değerden daha fazladır sizin madden ve manen kazandığınız. Unutmayalım ki, Allah, bu iyiliğimizin karşılığını 700 kata kadar fazlası ile geri vermeyi taahhüt ediyor.. Ömrümüzü bereketli kılıyor ve cennet vaat ediyor..
Bu Ramazan’da akrabalarımızı, komşularımızı, arkadaşlarımızı unutmayalım.. Ve unutmayalım ki, biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Yeryüzünün bütün açları ve mazlumları bizim yetimimizdir. Bu Ramazan bol bol tefekkür edelim, yanlışlarımızdan vazgeçelim, iyilik sözü verelim, geçmişin muhasebesini yapalım bir yandan, bir yandan da geleceğe ilişkin hayaller kuralım. Saflarımızı sıklaştıralım. Yani demem o ki, yapacak çok işimiz var. Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Selam ve dua ile.
NOT: Koşener istifa açıklamasında “Haklarında henüz hiçbir kesin yargı kararı olmamasına rağmen tutuklu bulunan” ifadesini kullanmış, hatırlatalım, Yasin Hayal hakkında da henüz nihai karar verilmedi. Koşaner sanki “Breivik hakkında mahkeme nihai kararını vermedi. Onu nasıl suçlu ilan edersiniz?” diyor. “Breivik de Sırp Ladiç de serbest yargılanmalı, tabii Yasin Hayal de!” Öyle mi?
Tutuklu yargılanması uygun görülen askerler hakkındaki kararı mahkemeler vermedi mi? Bu sürece saygı duymalıyız.
Üslubunuz, ifadeniz yanlış sayın Koşaner.. Hatta bu ifadeler sizi suçlu duruma da düşürür.. Zaten bugün, bu tür yanlışlar sebebi ile bu duruma düşülmedi mi? TSK suç örgütü değil, ama içinde çürük elmalar yok mu? Bunu gördüğünüz gün öteki gerçekleri de görebilirsiniz. Yoksa görmek istemeyenden daha kör kim olabilir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.