Sistem restorasyonu sancılı olur
"Sistem restorasyonu" ifadesini, sanırım ilk önce rahmetli Özal kullanmıştı.
O, bütünü görüyor ve bütüncül bir iyileştirmenin gereğine inanıyordu.
Ekonomiyi düzeltmek için devreye girdi ama siyasi sorumluluk üstlendiğinde, "sistem restorasyonu" noktasına geldi.
"Sistem restorasyonu" noktasına geldi ama sistem o kadar dökülüyordu ki, ömrü yetmedi. Çok şey yaptı ama ömrü yetmedi.
Şimdi, üçüncü dönemdir AK Parti iktidarındayız, Özal'ın başlattığı işin ne kadar çetin bir iş olduğunu daha iyi görüyoruz.
"Güç odakları" ifadesi de Özal'a aittir. "Sistem restorasyonu"na direnen güç odaklarından bahsetmişti.
Güç odaklarının nasıl bir çetin yapılanma içinde olduklarını da, bu dönemde daha iyi görüyoruz.
Bir bakıma Tayyip Erdoğan da, sistem restorasyonu gerçekleştiriyor.
Belki onun yolu, Özal'dan daha dikenli oldu. Ama ilerlemeye devam ediyor. Muhtemel ki, Özal'ın karşılaştığı güçlüklerden ders çıkararak devam ediyor.
Yüksek Askeri Şûra arifesinde yaşanan komutanların istifa sancısı da bu sürecin bir parçası...
Yüksek Askeri Şûra'nın ikinci defadır, Ergenekon yargılamalarının içinde gerçekleşiyor olması da...
Düşünün bir, bu YAŞ'lar, her dönemde, "Kaç subay, eşleri başörtülü olduğu için ihraç edilecek" kaygıları ile birlikte yaşanırdı. Şimdiki YAŞ'lara, askerin bir dönemler çok olağan gördüğü, askeri müdahale girişimlerinden sanık olanların durumu damga vuruyor. Yani artık, herhangi bir cuntada rol alıp, siyaseti terbiye etmeye kalkmak, YAŞ'ta terfi malzemesi olamıyor.
Böyle bir evrilme sancısız olur mu?
Asker, gerçek askeri alana çekiliyor. Askerin darbecilik formatı değiştiriliyor. Kolay işler değil.
Siz, Genelkurmay bünyesinde, hükümeti devirmek için kara propaganda yürütecek internet andıçları oluşturacaksınız, sonra da o hükümetin başbakanından terfi onayı alacaksınız. Bunun adı da demokrasi olacak!
Olabilir mi?
Darbe girişimleri soruşturulmasın, olur mu?
Darbe sanıkları hâlâ ordunun zirvelerinde dursun, olur mu?
Kanunu ıskala, teamülü uygula...
Olur mu?
Komutanların tavrı ile CHP'nin, BDP'nin tavrı arasında ne kadar da paralellik var.
Bu iki parti, Ergenekon davalarını bazı kişileri milletvekili seçtirerek delmeye kalkıştılar. Olmadı boykotla, direnişle delmeye kalkıştılar. Yine olmadı.
Şimdi komutanlar, istifa tehdidi ile aynı şeyi yapmak istiyorlar.
Olmuyor.
O hamle de gidip, demokratik iradeye çarpıyor.
Güç odakları, dedim ya...
Baykal, CHP'yi tarif ederken "siyasal ağırlığı sayısal ağırlığından daha fazla" tanımlamasını yapmıştı. CHP konuşunca yer yerinden oynamalıydı.
BDP, "Kürt sorunu" ile, "dağdaki eşkıya" ile ayrı bir siyasal ağırlık kazandığını düşünüyor, onu kullanmak istiyordu.
Askerin de "elindeki silah"la özel ağırlığı vardı Türkiye'de, siyaseti sallardı. Komutanlar, istifa ile o ağırlığı koymak istediler.
"Şikenin paşaları" da, herhalde kendilerini "sporda güç odağı" olarak görüyorlardı.
Ama Türkiye'nin geldiği noktada hukuk, güç odağı dinlemiyor, üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü işliyor.
.......
Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının siyasi iradesi ile, en tepede yer alan Cumhurbaşkanı'nın da ahenkli duruşu ile, yargının gittikçe daha ahenkli hale gelen katkıları ile, üniversitenin, medyanın gittikçe normalleşen varlığı ile daha sağlıklı bir Türkiye'ye doğru yol alınıyor.
Şu çok net ki, AK Parti iktidarları, Türkiye için tarihi bir rol oynuyor.
Bu kadroda böyle bir irade olduğu çok net. Ama zorlukları var. Hep demişimdir: "Türkiye zor ülke" diye. İçeriden zorlukları var, dışarıdan, yani jeopolitik-jeostratejik konum itibariyle zorlukları var. Bir Müslüman ülke olarak, İslam coğrafyasının karakteri gereği zorlukları var.
Ama içimden öyle geliyor ki, Allah yardım ediyor bu ülkeye. İçimden öyle geliyor ki, Türkiye evrensel anlamda tarihi bir misyona hazırlanıyor.
Neden olmasın diyorum. Evrensel anlamda bir barışın sözcüsü Türkiye neden olmasın? Ben ümitliyim.
Doğumların sancılı olması normal. Demek ki anormali değil normali yaşıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.