Ahmet Çakar

Ahmet Çakar

O.J.Simpson'dan Aziz Yıldırım'a

O.J.Simpson'dan Aziz Yıldırım'a

O.J.Simpson Amerika'da efsanevi bir sporcuydu. Bundan çok uzun yıllar önce karısı ölü bulundu. Polis ondan şüphelendi. Ve önce gözaltına alındı, sonra da tutuklandı. Amerika'da tüm halk onun karısını öldürdüğüne inanıyordu. Basına sızan deliller ve mahkeme sürecinin ilk başlarında her şey O.J.Simpson'ın aleyhindeydi. Bir zamanların efsanevi sporcusu artık Amerikan halkı için karısını öldürmüş bir katildi.
Dava çok uzun sürdü. Simpson, karısını öldürdüğünü sürekli inkar ediyordu. Önce delillerden bazıları çürütüldü, sonra da polis tarafından elde edilmiş delillerin bazılarının hukuka aykırı elde edildiği ortaya çıktı. Ve sonunda Simpson delil yetersizliğinden beraat etti. O, zihinlerde ve kalplerde hala bir katil olarak algılanmış olmasına rağmen mahkum olmamıştı. Üstelik Amerika Birleşik Devletleri gibi hukukun, polis teknolojisinin ve yargılama metotlarının en üst düzey olduğu bir ülkede...

ŞÜPHE BİLE VARSA...
Yazıma böyle girdim çünkü Simpson davası önümüzdeki süreçte Türkiye'de Aziz Yıldırım ile ilgili yaşanacak olayları düşündürüyor. Şu anda kamuoyunda Aziz Yıldırım ve yanındakiler şikeye bulaşmış, bu yüzden tutuklanmış olarak algılanıyor. Üstelik basında okuduğumuz konuşma kayıtları da Yıldırım'ın bu suça bulaşmış olabileceğini kuvvetle destekliyor. UEFA'nın Türkiye Futbol Federasyonu'na bir talimatı var: "Şüphe duyuyorsanız, cezayı verin." Yani "Savcılık tarafından Etik Kurul'a ulaştırılmış deliller Aziz Yıldırım ve diğer sanıkların aleyhineyse federasyon cezayı kesebilmelidir" diyor UEFA...
Tahkim Kurulu Başkanı emekli yargıç Hasan Gerçeker'in açıklamalarını da biliyoruz. "Federasyon ve Tahkim karar alırlarken yargıyı beklemek zorunda değiller" diyor.
Buraya kadar her şey güzel. Futbol Federasyonu'nun yargısı "Şüphe varsa cezayı keserim" üzerine kurulu. Ama evrensel ceza hukukunda temel bir kavram vardır. Bütün hukuk fakültesi öğrencileri bu kavramı çok iyi bilirler. Belki de, ceza hukukundaki ilk derstir. "Davadaki en ufak şüphe bile sanıklar lehinedir" der evrensel hukuk. Diğer bir deyimle "Bir tane insanı haksız yere mahkum edeceğimize 10 tane insanı delil yetersizliğinden beraat ettirelim" mantığı ceza hukukunun ilk prensibidir.
Korkum şu: Ya Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının davası 16 yıl önce Amerika'da yaşanmış O.J.Simpson davasına dönerse? Ya mahkeme sürecinde bazı delillerin tam oturmadığına ya da bazı delillerin hukuka uygun alınmadığına mahkeme heyeti karar verirse ne olacak?

YA SERBEST KALIRSA BUNUN HESABINI KİM VERECEK?
Ya Aziz Yıldırım ve arkadaşları delil yetersizliği nedeniyle mahkum olmazlarsa bu acının ve yaşananların hesabını kim verecek? Ben, şahsım olarak savcının topladığı delilleri tatminkar buluyorum. Daha da ileri gidip şunu rahatlıkla ve cesurca söylemek isterim ki; "Tutuklananların en az % 80'i bu pisliğe bulaşmış." Ama tekrar söylüyorum kanaat başka bir şey, toplumdaki algı başka bir şey, ceza yargılaması ise bambaşka bir şey.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Çakar Arşivi