Pazar notları: Sert merhamet!
Kardeşlik vardır. Yoldaşlık vardır. İş güç arkadaşlığı ve komşuluk vardır.
Şimdi moda ya, kankalık da vardır. Peki ya dostluk? Bana sorarsanız, dostluk modern insanın nostaljik ütopyasıdır.
Yani dostluk yoktur; hırs, haset, rekabet ve hız ortamında yitirdiğimiz "dayanışma ruhu"na duyduğumuz özlem vardır.
***
Geleneksel toplumlarla modern toplumları birbirinden ayıran çizgi dostluk kavramının da üzerinden geçer.
Günümüzde gençlik dönemine has bir "renk" olup çıkmıştır dostluk! Ne zaman ki, hayata kurumsal zincirlerle bağlanılır; ekmek davası ve aile bağları iyiden iyiye öne çıkmaya başlar; işte o zaman gençliği güzel kılan kankalar, sıkı arkadaşlar, dostlar bir bir ortadan çekilir.
***
Bütün hayal kırıklıklarımıza karşın dost aramaktan vazgeçmeyiz! J.Derrida bunu, "Bir başka insana inanmaya duyduğumuz şiddetli özlem" olarak açıklar. Çünkü "ancak bir başkasına inanarak kendimize inanırız." İnsana hüzün ve umutsuzlukla "ey dostlarım, dost yoktur" dedirten arayışın kaynağı budur!
***
İstiyoruz ki, en azından bir arkadaşımız ötekilerin arasından ayrılsın ve hayat yolunda yürürken yaslanacağımız baston olsun... Omuzlarına basıp yükseleceğim bir dayanak işlevi görsün... Çukura düşüyorsam beni ya tutsun ya da birlikte düşsün...
İstiyoruz ki, hem ağlama duvarım, hem neşe kaynağım olsun; hem sessiz kölem, hem müşfik efendim olsun... E, olmayacak şey! İmkansız!
***
Anti-aging: Sevdiğimiz şarkılar hep genç kalıyorlar.
***
Günümüzde merhamet duygusunun sorunu nedir? İçine apolitik bir mızmızlık ve tembellik bulaşması mı? Evet! Merhamet yumuşak bir duygu değildir. Olabildiğince sert olmalıdır merhamet!
***
Akşam. Ortalık tenha. Kuvvetli kuzey rüzgarı ara ara sokağı bir koridor gibi kullanıp başka mahallelere doğru yol alıyor.
Oturmuş kedileri, köpekleri, sokaktan geçen tatilcileri izliyorum. Hemen arkamdaki pencereden gelen kanun sesi rüzgara karışıyor. Su gibi berrak saz semaileri.
Soruyorum. Çalan Göksel Baktagir'in albümüymüş.
Yerimden kıpırdamaya hiç niyetim yok. Bıraksalar, sabaha kadar burada otururum.
***
Orucun açların halini anlamaya yaradığını yazıp çizenler ciddi mi? Bunu söylemek orucu hiç anlamamış olmak değil mi? Orucun gayesi sosyolojik olmaktan çok psikolojiktir. Empatiyi değil, nefis terbiyesini hedefler. Gösterişçi bir çilecilik değil, ilahi rızaya teslimiyettir. Merak ediyorum, ne zaman oruç tutmayı popüler kültürün hoşuna gidecek biçimde yorumlamaya son verilecek?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.