Aziz Üstel

Aziz Üstel

Ankara’ya bulaşan illa darbe mi yapacak?

Ankara’ya bulaşan illa darbe mi yapacak?

Huyundan mıdır, suyundan mıdır bilemem ama Ankara’ya bulaşan nice yabancı, ülkesine döndü mü, adam gibi işine gücüne sarılacağına darbe yapmaya soyunuyor!

Buyrun size bir örnek: Muammer Kadafi! Ankara’da, Kara Harp Okulu’nda okumuş, sonra Libya’ya dönmüş. Harp Okulundan dostu Callud’la birlikte üç beş yıl sonra, darbe yapıp başa geçmiş. Ömrünün son yıllarını bedevi kılığında, ayağında şip şip denen terlikleriyle, yarı deli gibi dolaşan bu adam acaba 27 Mayıs darbesinden etkilenmiş miydi, diye sorası geliyor insanın. Çünkü 27 Mayıs’tan iki yıl önce, 1962’de Harp Okuluna girmişti.

Neyse, ben muhteremi bir kez gördüm. Tripoli’ye davet edilmiştik, dönemin Libya Halk Toplulukları Temsilcisi Futuri İssa tarafından. Kaç kişi gitmiştik unuttum ama hepimizle birer birer söyleşi yapacağını söylemişlerdi Ankara’da. Otele yerleştik. Tam sabahın dördünde kapı yumruklandı, içeri iki ızbandut girdi, kollarımdan tutup beni pencereye sürükledi. Dışarıda iki dev projektör yandı birden. Ve beyaz bir at sırtında, bedevi kılığında Kaddafi geldi. Eli belinde bize baktı, atını şaha kaldırdı sonra çekip gitti. Ertesi gün öğlene doğru havaalanına götürüldük, elimize Kaddafi’nin yazdığı Yeşil Kitap’ı tutuşturup bizi Türkiye’ye geri yolladılar. Niye gelmiştik, niye gidiyorduk... Kaddafi’nin korkular, kuşkular, her türlü ruhsal bunalımlarla dolu dünyasına, birer figüran gibi girmemizle çıkmamız bir olmuştu kısacası.

Yolda şöyle bir karıştırdım kitabı. Kaddafi’yi anlamak için şu satırları okumak yeter: Her ne kadar bizim demokrasi anlayışımızda bireyin bilgi sahibi olması ya da bildiklerini yayınlaması yasaksa da, bireylerin, ne kadar deli hatta zır deli olduklarını kanıtlamaları açısından, fikirlerini açıkça söylemelerinde bir sakınca yoktur!

Her darbeci gibi, halkı kurtarmak amacıyla geldiğini söyleyen ama aynı halkı inim inim inleten bir diktatör daha tarihe gömülüyor. Ne yazık ki, ardında bıraktığı yaralar, için için de olsa kanayacak kuşaklar boyunca.

Valla ölmedim

Ordu’nun Kumru ilçesinde yaşayan Hakkı Cep’in ölmeden selası verilmiş! İstanbul’dan adamın biri, Kumru Merkez Camii müezzini Muharrem Alkasan’ı arayarak, Ortaca Mahallesi’nden 61 yaşındaki Hakkı Cep’in öldüğünü ve selasının verilmesini istemiş. Bunun üzerine Hakkı Cep’in selası verilerek öğle namazından sonra cenaze namazının kılınacağı açıklanmış. Selası verilirken ilçe merkezinde olan Hakkı Cep ne yapacağını şaşırmış tabi! Hemen gidip selayı veren müezzini bulmuş; birlikte cumhuriyet savcılığına giderek ifade vermişler. Savcılık çıkışında müezzin Kumru Merkez Camii hoparlöründen “Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin Hakkı Cep yaşıyor!” diye bağırmaya başlamış! Bu arada cep telefonu sürekli çalan Hakkı Bey de herkese “Valla billa ölmedim... Ben Hakkı yahu! sesimden tanımıyor musun... Ne şakası ulan!” diyerek dert anlatmış durmuş saatlerce... (Abdullah Derinkök’e teşekkürler)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi