555
İslâm son mesaj olduğundan dolayı onun mesajının yüz yıldan fazla kapalı, örtülü ve muattal kalması ilâhî hikmete ters düşer. Bundan dolayı son fetret dönemi 200 yıllık bir süreci kapsasa da bunun koyu dönemi 100 yılı aşmaz. En azından bazı âlimlerin görüşü bu yöndedir.
Bu itibarla, sözgelimi onlar Kudüsün 100 yıldan fazla işgal altında kalmayacağını öngörürler. Bunlar, içtihadî imal-i fikirler olsa bile tamamen hakikatten ve hikmetten uzak da değildir. Kudüsün misyonu 1917 yılından beri muattal ve nominal ise İstanbulun misyonu da 1909 yani Hareket Ordusunun İstanbula girişinden beri muattaldır. Bediüzzamanın dediği gibi İstanbulun düşmesi ve İkinci Abdülhamid Hanın tahttan el çektirmesiyle gerçek mânâda hilafet ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla İstanbulun misyonu tatile girmiştir. Kanaatimce âlimlerin Kudüs için söyledikleri İstanbul için de geçerlidir. Mekke, Medine ve Kudüs yani Harem-i Şerifler İslâmın dinî merkezleri ve başkentleridir. İslâmın siyasî başkenti ise İstanbuldur. İstanbulun misyonunun muattal kalması da Müslümanların dağınıklığını temsil ve remz eden bir husustur.
Anadolu, Arap Yarımadasından sonra İslâmın ikinci vatanıdır. İstanbul da bu vatanın merkezidir. Hazreti Peygamberden itibaren İstanbul Müslümanların kızılelması olmuştur. Fethin akabinde de gözbebekleri. Ancak İstanbulu fethettikten sonra Osmanlı, Osmanlı olabilmiştir. Osmanlının küresel gücünü İstanbul temsil ediyordu. İslâmın küresel gücü dumura uğradığından dolayı İstanbul da yüzyıl muvakkaten muattal hale gelmiştir. Umulur ki, 555 gibi sembolik bir fetih yıldönümünden itibaren İstanbulun kilitleri de yeniden açılır. Evet sembolizm elbette ki vardır. Ama bu da içtihad meselesidir avamın eline geçtiğinde anlam buharlaşmasına uğrar. Kuşbaşı baktığınızda İstanbul sadece iki kıtayı birbirine bağlayan bir şehir değil Napolyonun öngördüğü gibi dünyanın da merkezidir. Mekkenin dünyanın merkezi olduğu ilmen ispat edilmiştir. İstanbul da siyasetin merkezidir. Kudüs Hıristiyanlığın menbaı ve manevî şehri olduğunda da Hıristiyanlığın siyasî merkezi Konstantinepolis olmuştur. Müslümanların dinî kıblesi Mekke olduğunda da İstanbul siyasî kıbleleri olmuştur. Anadolu İslâmın küresel merkezidir.
Geçenlerde başbakan Erdoğan, Newsweek dergisine AKPnin İslâm dünyasına model olduğunu söylemiştir. Halbuki doğru değildir. Doğru olan bu topraklar üzerinden AKPye atfedilen veya devredilen önemdir ve Anadolunun Müslümanların küresel merkezi olması keyfiyetidir. Kahire, Bağdat ve Şam hepsi bölgesel merkezlerdir ama İstanbul özellikle fetihle birlikte küresel merkez olmuş ve bu yeri de ila kiyamiss saa baki ve saklıdır. Dolayısıyla AKP burada da belki de hak etmeden ve lâyık olmadan kendisine rol devşiriyor.
***
Gerçekten de semboller hakikatların çekirdekleridir. Bu anlamda meselâ, 2008 yılında Türkiye 222 sembolüyle tanışmıştır. Hatta bu sürece kimileri yeni bir Şubat süreci adını vermişti. İstanbulun sırrı Rum Sûresinde ve Kurân-ı Kerimin muayyen surelerinde saklı ve gizlidir. Bunlardan birisi beldetün tayyibetün ifadesidir. Surete ve zahiren veya birinci yüzüyle kutlu Yemene baksa da saklı veya ikinci veya üçüncü yüzüyle İstanbula da bakmaktadır. Bundan dolayı, Molla Cami gibi harika zatlar beldetün tayyibetün ifadesinden İstanbulu bulup çıkarmışlardır. Rahmetli Nusret özcan İstanbulun surlarını çok sever ve burasını adeta kutsardı. Suriçi İstanbul adeta onun Leylası idi. Yahya Kemal Beyatlı gibi o da tarihi, bir teselli kaynağı olduğu gibi bir hamle zemini olarak da görürdü.
***
Tonybeenin deyimiyle İstanbulun yüzyıllık durdurulmuş misyonu harekete geçen canlı volkanlar gibi yeniden harekete geçeceği günü bekliyor. İstanbul yeniden hamle gücünü kazandığında İslâm dünyası makus talihini yenecek ve fetretten çıkış çizgisine girecektir. Bir nevi yeni Akşemseddin olan Bediüzzaman da İstanbula Selanikin gölgesinin vurduğu yıl Ayasofyada bir hitabet irad etmiş ve onu Şamdaki hutbesi takip etmiştir. Yani Akşemseddinin Şamdan gelerek İstanbulun fethine tanıklık etmesi ve katılması gibi o da tersi bir güzergâhtan İbrahimin (Aleyhisselam) yolunu izlemiştir Ayasofyadan Cami-i Emeviyeye gitmiştir. Dolayısıyla Ayasofya'nın, ataletini üzerinden attığında kardeşi Emevi Camii ile buluşması mukadder olacaktır. Mabedler zinciri Ayasofyadan başlayarak Mesihin soluklandığı Cami-i Emeviye, oradan da Mescid-i Aksaya bağlanacaktır.
Belki bunlar göz açıp kapanıncaya kadar (kelemhil basar) çok kısa bir zaman dilimi içinde gerçekleşecektir. Zamanın dürüldüğü ve kısaldığı bir dönemden geçiyoruz. Zaman tekarübüz zaman (zamanın kısaldığı ve dürüldüğü) devridir. Akşemseddin, Sultan Fatih ve onun askerlerinin manevî mirasları hâlâ İstanbulu bekliyor. Cenab-ı Hakk Akşemseddin ve benzerlerinin hürmetine İstanbulu yeniden ak pak etsin. Kilitlerini kırsın ve tatil edilen misyonuyla yeniden buluştursun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.