Son düdük henüz çalmadı
Hepimizin gözü önünde cereyan ettiği için biliyoruz: Türkiye-Kazakistan milli maçında Burak’ın canını dişine takarak attığı, aksi iddia edilemeyecek açıklıkta bir goldü; Fransız hakem, ilk elde doğru karar verdiği halde, kenarda duran yardımcısının yönlendirmesiyle, ofsaytta karar kıldı.
Birkaç dakika sonra Arda’nın imkânsız pozisyonu değerlendirerek ağlara gönderdiği gol olmasaydı, anasının ak sütü kadar hak ettiği bir maçı kaybedecekti Türkiye...
Futbol meraklısı olmayanlarınızı hemen uyarayım: Bu bir maç yazısı değildir. Ancak son milli maç, Türkiye’nin İsrail’le ihtilâfında karşı karşıya kaldığı sorunların cibilliyetini yansıtan capcanlı bir örnektir...
Mavi Marmara gemisi yola İsrail’i tahrik etmek, İsrail ordusunu üzerine saldırtmak üzere çıkmamıştı. Seferin amacı belliydi: Gazze’de yaşayan 1,5 milyon insanın İsrail tarafından uygulanan ambargo yüzünden uğradığı haksızlığa dünyanın dikkatini çekmek... Eğer İsrailliler’in vicdanını da harekete geçirebilirse taşıdığı sağlık malzemesiyle gıda maddelerini Gazzeliler’e ulaştırmak...
Gemi henüz uluslararası sularda seyrederken İsrail’in yardımların ihtiyacı olanlara ulaştırılmasına izin vermeyeceği anlaşıldı. Rota tam Mısır’a çevrilmişken, İsrailli komandolar, uluslararası sulardaki gemiye kanlı bir operasyon düzenledi. Hepimizin gözü önünde yaşanmışcasına zihnimize kazındı saldırı: Helikopterlerden inen komandolar, kadın-erkek yaşlı-çocuk ayırmadan, yolcuların üzerine saldırdı.
Ölenlerin bazısı sırtından yediği kurşunlarla hayatını kaybetti; bir-iki kişi de beynine arkadan sıkılmış kurşunlarla...
Palmer Raporu’nun değiştiremeyeceği bir gerçeklik bu...
Uluslararası sular ülkelerin egemenlik alanı dışındadır. Bir ülkenin askerlerinin kendi egemenlik alanı dışında operasyon düzenlemesi uluslararası hukuka aykırıdır. Bir ülkenin kendi sınırları dışında kalan bir halka karşı, o halkı aç, susuz, ilâçsız bırakacak bir ambargo uygulaması da öyle...
Bir değil on ayrı rapor aksini iddia etse de, komisyon üyelerinin keyfi tavırları somut gerçeği değiştiremez.
Gazze’de yaşananları biliyoruz çünkü... Gazze önlerinde seyir halindeki Mavi Marmara’ya karşı düzenlenen askeri operasyonda İsrail askerlerinin nasıl davrandığını da biliyoruz çünkü...
İsrail’de iktidar olan siyasi kadronun cibilliyetlerini de bildiğimiz gibi...
Ülkenin başbakanı Benjamin Netanyahu bir kardeşini Entebbe baskınında kaybetmişti ve gördüğü her Arap ona kaybını hatırlatıyor... Avigdor Lieberman ise bar fedailiği yaptığı Rusya’dan İsrail’e geldiği ilk günden itibaren barış-karşıtı bir zeminde politika yürütüyor; ‘İslâm, Arap, Türk’ gibi sözcükler tüylerini diken diken ediyor.
Rapor bu gerçekleri göz önünde tutuyor mu? Hayır. Gözümüzle görmüşcesine bildiğimiz ‘gerçekleri’ görmezden geliyor; ‘legalite’ tartışmalarına boğulup karşımıza bambaşka bir tablo çıkartıyor. Türkiye-Kazakistan mlli maçında ofsayt olmayan pozisyona bayrak kaldıran Fransız yan-hakem gibi...
Golü iptal ettirince ‘gerçek’ ortadan kalktı mı? O gol verilmeyince milli futbolcuların maçın son yedi-sekiz dakikasında sergilediği türden imkânsızı imkâna çevirme çabasına benzer bir gayret gerekti; hükümetin yapmaya çalıştığı da bu işte...
Son düdüğe kadar daha hayli zaman var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.