Gerginliğin anatomisi
Mavi Marmara gemisinin yola çıkışından beri açıklanması gereken bazı şeyler olduğunu düşünüyorum. Önce bu geminin gidişi neden bu kadar gösterişliydi? Amaç sadece yardım olsaydı daha güvenli bir yol kullanılabilirdi. Bu seferin İsrail’in uyguladığı ambargoyu delmek amacı taşıdığı anlaşılıyordu. İsrail’in uyguladığı ambargoyu savunmuyorum ama bunun kaldırılması siyasi bir olaydır ve bir yardım kuruluşunun bu ambargoyu delmesi siyasi bir eylemin aracı olarak kullanıldığı anlamına gelir. Türkiye bu amacı destekliyor muydu yoksa başka bir gücün operasyonuyla mı karşı karşıyaydık?
İsrail’in uluslararası sularda gemiye müdahalesi son derece anlamsızdı. Biraz daha bekleyebilir ve savunabilecekleri bir ortamda müdahaleyi gerçekleştirebilirlerdi. Ayrıca insan öldürmeye ne gerek vardı? Geminin kontrolünü ele geçirir ve istedikleri yere yönlendirebilirlerdi. Bunun bir acemilik ya da gaddarlık olduğunu sanmıyorum ve İsrail’in geminin hareketinden itibaren bunu planladıklarını düşünüyorum. Aksini düşünmek İsrail’in ilkel bir kavim gibi davrandığını kabul etmek demektir ama bir yandan Mossad’ın dünyaya yön verecek kadar güçlü olduğunu söyleyip sonra bu hesapsızlığın yapıldığını kabul etmek çelişkidir. Mossad’ın dünyaya yön verdiğine inanmıyorum ama birçok kişi ona olduğundan fazla güç atfediyor sonra onun hesapsız davrandığını kabul ediyor.
Herkes İsrail Devletinin kuruluşunun Yahudilerin bir zaferi olduğunu düşünür. Oysa Osmanlı devleti dışında Yahudilere eşit vatandaş gibi davranan bir ülke yoktu ve Yahudiler Avrupa’dan kaçmak istiyordu. ABD Yahudi göçünü İsrail’e yönlendirdi ve İsrail Devleti kuruldu. Onun görevi Ortadoğu’daki İslam ülkelerine bir düşman yaratmaktı ve düşmanlığın Avrupa ve ABD’ye yönelmesini engellemekti. Yıllarca çözülemeyen Filistin sorunu bu karşıtlığın simgesi oldu. Filistinliler devlet kuramadılar ama asıl önemli olan onların savaşmaktan başka meslekleri olmamasıydı. Geçimlerini dış yardımlarla sağladılar ve petrol bölgesinde Batıya yönelik muhtemel gerginlikleri üstlendiler. Bu arada bazı komik sayılacak siyasal ilişkiler de vardı. ABD hem İsrail’in bir numaralı hamisi sayılıyor hem de Filistinliler’i destekleyen, İsrail’e karşı ABD’den büyük miktarlarda silah satın alan Suudi Arabistan’ın dostu sayılıyordu. Eğer İsrail ile Suudi Arabistan çatışsaydı sizce ABD kimin yanında yer alırdı? Merak etmeyin böyle bir şey olmaz ve Suudi savaş uçaklarını kullanan ABD’li pilotlar İsrail’le savaşmaz.
Bir ülkenin amaçlarınıza uygun davranmasını isterseniz bunun iki yolu vardır. Ya bu ülkeyle anlaşırsınız ya da öyle olaylar yaratırsınız ki onun tepkileri sizin politikanıza uygun olur. Tepki gösteren ülkenin çıkarlarına aykırı hareket ettiği söylenemez ama yönlendirilmiş olur.
Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinin bozulması şartlara uygundur. Bölgesel bir güç olmak isteyen ülkemiz bölgedeki tüm halkların düşman saydığı bir ülkeyle dost olamaz. Bir zamanlar her taşın altında Yahudilerin olduğu, ülkemizi Sabetayistlerin yönettiği söylenirdi. İlk bakışta Yahudi aleyhtarlığı gibi görünen bu yaklaşım aslında onları insan üstü bir varlık düzeyine yüceltiyordu. Hiçbir soyun diğerinden üstün yanı yoktur ve günümüzde saf bir soyun olduğunu zannetmiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.