Tehlikeli sularda dolaşırken...
Gecenin bir vakti, gözümle internetten son haberleri almaya çalışırken kulağım açık olan televizyonda... Dijitürk’ün komedi kanalında Larry David’in ‘Curb Your Enthusiasm’ dizisi var. Kulağıma ‘Jewish’ sözcüğü çalınınca gözümü de diziye veriyorum...
Larry karısından boşanmak istiyor. Davayı ‘Berg’ soyadlı bir avukata vermiş. Avukatını başında kaskıyla motosiklet sürerken görünce içine ciddi kuşku düşüyor. ‘Yahudiler motosiklet sürmez’ yargısından hareketle... Boşanmaya çalıştığı karısı da avukatın bir Katolik lisesinden mezun olduğunu aynı gün söylemesin mi?
Zaman zaman kendisine İbranice mesajlar gönderen, dini bayramlarını kutlayan avukatının ‘Yahudi’ olmadığını böyle öğreniyor Larry...
Dizide bu tür şakalar yapılabiliyor; çünkü Larry David bir Yahudi komedyen...
Amerika’da Yahudilerin önde olduğu bazı sektörler var: Hukuk sözgelimi... Sinema sektörü de öyle; özellikle de komedyenler... Komedi dizilerinde kendi yakın çevreleriyle serbestçe dalga geçebiliyorlar...
Mübalağaları bir kenara bıraktığımızda görüyoruz, medya sektörü, hemen her düzeyinde Yahudi kimliğini saklama ihtiyacı hissetmeyen gazetecilerle dolu. Komedi de medya da ayakta kalmak için zekâ, bilgi ve özel beceri isteyen alanlar...
Diziden sonra yattım, sabah ilk işim gazetelere göz atmak ya, bir de baktım Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş, yazısında, Hürriyet’i ‘anti-Semitizm’ (Yahudi aleyhtarlığı) sınırlarında dolaşmakla eleştirmiyor mu?
BM’nin Mavi Marmara’da yaşananları soruştursun diye görevlendirdiği komisyonun raporu, henüz BM Genel Sekreteri’ne bile sunulmadan, New York Times (NYT) gazetesine sızdırılmış... Hürriyet, manşetinden, “İsrail lobisine yakınlığıyla bilinen NYT” demiş; Milliyet yazarı işte buna kızıyor. Görünce “Eyvah” demiş, “Yeni bir dönem başlıyor...” Haberi yazan ‘başarılı ve sofistike’ bir gazeteciymiş; Hürriyet yazı işleri de ‘duyarlı’ imiş bu konuda...
Faturayı Hürriyet muhabirinin konuştuğu ‘yetkililere’ çıkarıyor... Yani, Prof. Ahmet Davutoğlu’na...
NYT’nin sahibi Arthur Sulzberger’i biraz tanırım. Hem yurtdışında bir iki ortamda birlikte bulunduk, hem de Türkiye’ye gelişlerinin birinde Tarabya’daki ‘Kıyı Restoran’da masasını paylaştım. New York’lu köklü bir Yahudi aileye mensup Sulzberger’in gazetesinden “İsrail lobisine yakınlığıyla bilinen NYT” diye söz edildiğinde yadırgayacağını hiç sanmam; yakıştırmayı yapanı ‘anti-Semitizm’ ile suçlamak ise herhalde aklının ucundan bile geçmez.
‘Anti-Semitizm’ bu değildir çünkü...
Nereden çıkardı Aydıntaşbaş, bilmiyorum, Abu Gureyb’te Amerikan askerlerinin işkencelerini ilk haber veren yayın organı NYT değildi; o gazetecilik başarısının onuru, kendisi de Yahudi olan Seymour Hersh ile David Remnick adlı bir Yahudi editörün yönettiği New Yorker dergisine aittir...
NYT, herkes çok iyi biliyor, ABD’nin Irak’ı işgal politikasını ölümüne destekledi; Judith Miller adlı ödüllü muhabiri Saddam’ın kitle imha silâhları olduğunu kafalara sokmak için türlü desiselere başvurdu. Çok parlak bir muhabir olmasına rağmen, NYT bile, yazdıkları yalan çıkan Miller ile ilişkisini kesmek zorunda kaldı. Yalanları Miller’den alıp yazanlara ise bizde hiçbir şey olmadı.
Sulzberger ile Miller galiba akrabalar da...
Varolanı gizlemenin kılıfı olamaz ‘anti-Semitizm’... “NYT İsrail lobisiyle yakın bilinen bir gazetedir” demek asla ‘anti-Semitizm’ sayılamaz. NYT İsrail’i destekler. Ayrıca, böyle bir ilişkinin kurulması, NYT’ı, daha az kaliteli veya kötü bir gazete yapmaz.
İsrail elbette bu kılıfı kullanmak ister, yaygınlaştırmak da; ancak bu oltaya hiç değilse biz takılmayalım.
Hürriyet’ten İsmet Berkan ise “NYT’a İsrail sızdırdı” tespitine takmıştı bir gün önce; “Sızdıran olsa olsa BM memurlarıdır” görüşünde o. İsrail raporun açıklanmasını istemiyormuş çünkü...
Acaba?
Merak etmeyin, tehlikeli sularda dolaştığım farkındayım. Siz en iyisi, bir yazısında, “ABD medyası Yahudilerin elinde” dediğinde Mehmet Ali Birand’ı uyardığım “Birand, kendini kolla” başlıklı Kulis’i okuyun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.