Liberal çizgiye içeriden itiraz
Legal-illegal Kürt siyasi hareketine dışarıdan bakışların, hareketin seyrini önemli ölçüde etkilediğini düşünüyorum.
En azından Kürt siyasi hareketi, "Kim ne derse desin biz bildiğimizi okuruz" noktasına gelmediği, dışarıdan bakışları dost-müttefik-taraftar çerçevesinde önemsediği ölçüde, dış bakışlar, hareketin seyri açısından etkili de olabilir.
Bu noktada Taraf'ın özel bir yeri olduğu da muhakkak.
Taraf'ın, gerek faili meçhuller, gerek askeri erkin dışlanması, gerek Kürtler'in hakkı konusunda sergilediği duyarlılık, "Kürt sokağı"nda etkili bir put kırıcı ve dost ses olarak algılanmıştır.
Ancak Kürt siyasi hareketinin neresine destek verilecektir? Legal-illegal ayrımı yapılacak mıdır, destek bir noktada illegalitenin güçlendirilmesi ve aranan "barış" ise "barış"ın ötelenmesi, Kürt hareketinin terörize olması gibi bir sonuç doğurmayacak mıdır?
Bu sorular da, yaşanan süreç içinde sorulur hale gelmiştir.
Bizzat Taraf yazarlarının, "PKK cinayetleri" karşısında böyle bir sorgulama içine girdikleri görülüyor.
Bu çerçevede, kendisini Taraf'ın "liberal çizgisi" dışında değerlendiren Emre Uslu'nun bir yazısı bence "Bizim kanat liberaller" diye nitelediği Taraf eksenine çok temel bir eleştiri sundu ki, eğer o yazı Taraf camiasına bir özeleştiri imkanı vermiş olursa, çok önemli bir görev ifa etmiş olur.
Herkes "barış" istiyor ya... Emre Uslu, 31 Ağustos tarihli yazısında tam da o alandaki görüşleri değerlendirmiş. Devletin barış projesini, PKK'nın barış projesini ve "Liberaller"in barış projesini.
Uslu'ya göre PKK'nın barış projesinin üç hedefi var. Şöyle ki: 1) PKK'yı muhatap alıp görüşmeler yapacaksınız; 2) Demokratik özerk Kürdistan'ı ilan edeceğiz; 3) Öz savunma gücü olarak PKK militanlarını bu gücün unsurları olarak konuşlandıracağız.
PKK, bu hedefler gerçekleşinceye kadar savaşı sürdürmekten yana.
Uslu'ya göre "Devlet çevresinin 'barış'ı Kürtler'e hakları verelim ama PKK'yı muhatap almayalım noktasında duruyor."
Ve Taraf'ın liberal çizgisine yönelik Uslu'nun tespitleri:
"Liberallerin istediği 'barış' iki yaklaşımın da ortasında bir yerde duran barış. Liberaller muhatapsız barış olmaz noktasından hareketle PKK'nın muhatap alınması gerektiğini, görüşmeler yapılarak al-ver yöntemiyle bir barışın kazanılması gerektiğini ifade ediyorlar."
Uslu bu çizgiye öncelikle "ideal bir tutum ama gerçekçi değil" itirazını yapıyor.
Sonra şunları yazıyor:
"PKK ile barış masasına oturulabileceğine inanan liberaller 'PKK'ya niye öldürüyorsun demek saçma geliyor. Sanki karşında uluslararası anlaşmalara imza atmış bir devlet varmış gibi' değerlendirmesini beraber yapıyor. Yani bir tarafın sorumsuzluğu kabul ediliyor ama o sorumsuzla barış yapılabileceği de kabul ediliyor. Yani barış için ilk şart olan 'adam öldürme' sözünü bile söyleyemediğiniz bir örgütle barış masasına oturmanın mümkün olup olmadığı tartışılmıyor bile.
Dahası PKK kendi lideri Öcalan'ın koyduğu kurallara uymayan militanlardan oluşan bir örgüt. Örneğin seçimlerden önce ilan ettiği 'çatışmasızlık' sürecinde militanlarına koyduğu şartlardan biri 'militanlar yerlerini muhafaza etsin hareketli bulunmasınlar' önerisini hiçe sayıp Karadeniz Bölgesi'nin altını üstüne getiren militanları kim nasıl durduracak? Bu sorunun cevabını vermeden liberallerin istediği türden bir barışın da pratikte mümkün olduğunu sanmıyorum.
Bazı liberallerin 'muhatapsız barış olmaz' argümanı da Öcalan'la görüşmelerin PKK tarafından yıkılmasıyla çökmüştür. Devlet yarın karar verse, Kandil'i muhatap alıp onlarla konuşsa bile
'Dersim' kanadı, Suriyeliler kanadı derken bu çatışmaları tamamen durdurması mümkün değildir."
Ve Uslu barış için bence de kaçınılmaz olan öneriyi yapıyor:
"Eğer barışı gerçekten istiyorsak Kürt ve Türk halkının dinamiklerini harekete geçirip PKK'nın sınır dışına çıkmasını sağlamaktan başka çaremiz yoktur."
Son söz: Ben, liberal çizginin doğru duruşunun, Kürt siyasi hareketi için karşıtlardan daha tanzim edici olacağına inanıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.