Evet, Tahrir'de konuş! Tarihi değiştir! De ki...
Evet, Gazze'ye git ve Tahrir Meydanı'nda o konuşmayı yap.. Ortadoğu toplumlarına, Müslüman dünyaya, insanlığa güçlü sözler söyle..
Mısır halkına, Filistin halkına, Irak halkına, Suriye'ye, Cezayir'e, Somali'ye, Endonezya'ya, Moro'ya, Hazar'ın Doğusu'na, Afrika'nın derinliklerine, Atlantik'ten Pasifik Okyanusu'na uzanan o geniş coğrafyanın öfkeli ve acılı insanlarına o çağrıyı yap.
Yirminci yüzyılın ezilenlerine, horlananlarına, kıyıma uğratılanlarına, çaresizlerine, her çıkış yolu denediklerinde tekrar tekrar aldatılanlarına, yüzyılın öfkesini içinde biriktirenlerine o diriliş çağrısını yap! Onlara bir çıkış yolu çiz, gidebilecekleri yeri göster, ne istemeleri gerektiğini anlat..
De ki;
Artık vesayet dönemi bitmiştir. Sizi yönetmek için atananların dönemi, sizden değil başkalarından talimat alanların, sizi onlar adına yönetenlerin dönemi bitmiştir.
Özgürlüğünüzü elinizden alanların, zenginliğinizi çalanların, onurunuzla oynayanların, tarihinize küfredenlerin, kimliğinizle alay edenlerin dönemi bitmiştir.
Size rağmen iktidar, size rağmen zenginlik, sadece kendileri için özgürlük, sadece kendileri için adalet isteyenleri ayakta tutma, her ne gerekçeyle olursa olsun, destekleme dönemi bitmiştir.
Sizi bu gezegenin yoksulları, kimsesizleri yapanların, adam yerine koymayanların, sizi alıp satanların, köleleştirenlerin, susturanların dönemi bitmiştir.
Size tarihinizi, güçlü olduğunuzu unutturanların, bir geleceğiniz olduğuna dair umutlarınızı yok edenlerin, sizi duvarlar arasına sıkıştırıp tercihsiz bırakanların dönemi bitmiştir.
Artık efendilerin, atadıkları liderlerle, sistemlerle, ekonomik ve siyasi projelerle, yalandan demokrasi ve özgürlük paketleriyle yönetme devri bitmiştir.
Korku dönemi, silahla hizaya sokma dönemi, sizinle hiçbir gönül bağı olmayanların dönemi kapanmıştır.
De ki;
Mısırlılar, Filistinliler, Iraklılar, Afrikalılar..
Birinci Dünya Savaşı'nı hatırlayın, bir kez daha okuyun, öğrenin. Bu coğrafyanın nasıl paramparça edildiğini, yüzlerce yıl bir arada yaşayanların nasıl azılı düşmanlara dönüştürüldüğünü, birbirine boğazlatıldığını, topraklarınızın nasıl şirketlere pazarlandığını, kişiliklerinizle nasıl oynandığını, siz açlıktan kırılırken kaynaklarınızla nasıl saltanat sürüldüğünü, nasıl öldürüldüğünüzü, topraklarınızdan sürüldüğünüzü hatırlayın.
Onlarca yıl, aynı güçlerin, sizden sandığınız rejimlerle, iktidar elitleriyle sizi oyuna getirdiğini, nice hayal kırıklıkları yaşadığınızı, en temel hak ve özgürlüklerin sadece size neden yasaklandığını, insanca yaşama şartlarının neden sizden uzak tutulduğunu hatırlayın.
Size kadermiş gibi gösterilen fakirliğin, geri kalmışlığın aslında bir oyun olduğunu, neden hep sizin ülkelerinizin işgal edildiğini, neden hep sizin öldüğünüzü, neden hep sizin iç savaşlar yaşadığınızı sorgulayın.
Filistin halkının neden bir vatanı kalmadığını, Arap rejimlerin neden Filistin üzerinden kendi halkını kandırdığını, doğalgaz kaynakları üzerinde yüzen Somali'nin neden açlıktan öldüğünü, Mezopotamya'nın kalbine neden yüz binlerce askerlik orduların yerleştiğini, neden sizin terörist ilan edildiğinizi görün.
Ebu Gureyblerin, Bağram hapishanelerinin, esir kamplarının, gizli işkence merkezlerinin neden sizlerle dolu olduğunun, esir ticaretinin, din ve kimliğinizi ayaklar altına alarak işkence yapanların neden sizi hedef aldığının hesabını sorun.
De ki;
Ey bu coğrafyanın, Atlantik'ten Pasifik Okyanusu'na uzanan geniş coğrafyanın insanları! Sizler, size kabul ettirildiği gibi, onların anlattığı gibi değilsiniz. Sizler dünyaya yön verenlerin, medeniyet öncülerinin evlatlarısınız. Güçlüsünüz, beceriklisiniz, yine yapabilecek imkanlarınız var.
Öyleyse uyanın, ayağa kalkın, direnin, intikam hırsıyla değil, adalet için uzun bir yürüyüş başlatın. Siz, yirminci yüzyılın kurbanları ilan edenlere, zalim yöneticilere imkan tanımayın, onların topraklarınızdan kovun. Adalet, özgürlük, refah, onur için topyekun mücadele edin, artık susmayın!
Ey Bağdat'ta, Suriye'de, Pakistan'da yüzyıllardır birlikte yaşayanlar!
Mezhepleriniz, etnik kimlikleriniz sizi bölmesin, yine kardeş olun. Bilin ki, kimlikler üzerinden yürüttüğünüz bu savaş, düşmanlık sizin savaşınız değil, başkalarının savaşı. Onlar için kan akıtıyorsunuz, onlar için ölüyorsunuz. Siz birbirinizle savaşırken onlar ülkelerinizi talan ediyor, kaynaklarınızla 21. yüzyılın refahına yönelik yatırımlar yapıyor.
Evet, Tahrir'de konuş. Sadece Tahrir'e değil, Mısır'a değil bütün coğrafyaya seslen!
De ki;
Ey yüz milyonlar ayağa kalkın, dik durun, hesap sorun, onurunuza, ülkenize ve geleceğinize sahip çıkın. Zaaflarınızdan arının, zaaflarınızı kullanarak ülkelerinize girenlere karşı durun.
Kendinize, ülkenize, dünyaya neler yapabileceğinizi, barış, adalet ve özgürlük yolundan geri adım atmayacağınızı, artık başkalarının hesaplarının parçası olmayacağınızı haykırın!
Bu coğrafyanın yirminci yüzyılı yok. Bir yüz yıl daha kaybetmek istemiyorsak, bugün işte bunları yapma günüdür. Tarihi tersine çevirme günüdür. Kaos kuşağı, fay hattı teorilerini çöpe atma günüdür. Ayrıştırma tezleri yerine kardeşliği, ortaklığı, birlikte yaşamayı arama günüdür.
Açlığın, yoksulluğun, eğitimsizliğin, adaletsizliğin, çatışmacı tezlerin yerine özgürlüğü, barışı, kardeşliği, ortak gelecek hedeflerini koyma günüdür.
De ki;
Ey Afrikalılar, Araplar, Türkler, İranlılar, Kürtler, Malaylar.. Gelin hep birlikte yeni bir dünya inşa edelim, geleceğimizi aydınlatalım. Yüz yıldır bu coğrafyayı kan gölüne dökenlerin ellerindeki bütün kozları boşa çıkaralım, dünyayı şaşırtalım.
Avrupa birleşirken, Amerika güçlü kalırken, Doğu Asya zenginleşirken neden bu coğrafyaya yönelik bütün girişimler yıkıcı, yok edici, düşünelim.
Yeni bir dünya kurabiliriz, güçlerimizi birleştirebiliriz, kendi yolumuzu aydınlatırken tüm insanlığa ışık saçabiliriz, onurlu yaşayabiliriz.
Tahrir Meydanı'nda bir tarihi dönüşümün sinyallerini ver, bir kırılmanın. Haçlı Seferleri'nden sonraki yükseliş gibi, Moğol istilasından sonraki yükseliş gibi. Birinci Dünya Savaşı sonrasının yükselişinin ilk adımını at.
Bir tarihi kapatıp, yeni bir tarih başlatalım. Yüz milyonlarca insanın tek bir isteği var, o da bu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.