Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

12 Eylül davası 12 Eylül’e yetişmedi!

12 Eylül davası 12 Eylül’e yetişmedi!

Üff! Sırada ne kadar çok dava var. Daha sıra 12 Eylül’e gelmedi.
28 Şubat davası bekliyor, Muhsin Yazıcıoğlu davası da açıldı açılacak. Sahi şu Bülent Arınç’a suikast davası, kozmik oda, el bombası yüklü kamyonlarla ilgili soruşturma ne oldu?
Faili meçhullerle ilgili dava da bekliyor olsa gerek, sırada. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, Cem Ersever davası ne zaman açılacak dersiniz?. Susurluk davası var daha sırada değil mi?
KCK davasından bir Kürt Ergenekonu çıkar mı dersiniz? Petrol kaçakçılığına bile daha sıra gelmedi. Askeri vakıflar ve şirketlerden, askeri alımlar ve savunma sanayiinden bir dava çıkar mı göreceğiz. Daha bu derin işlerin, media, siyaset, bürokrasi, STK ayağı var.
Anlayacağınız bu iş, Ergenekon, Balyoz, Andıç davalarından ibaret değil..
Sondan başladık, 28 Şubat’a gelemedik, baştan başlasak, 12 Eylül’den 28 Şubat’a gelebilir miyiz?
Erdoğan’a o kadar suikast planı deşifre oldu deniyor, peki ne çıktı o işlerden, bilmiyoruz.
Çarkın konuştu böyle oldu. Peki Yeşil konuşursa ne olur? Birileri Yeşil’in de konuşacağını söylüyor. Daha tutuklu Genelkurmay Başkanı yok.. İddia o ki, Büyükanıt, Karadayı, Kıvrıkoğlu, Koşaner, İlker Başbuğ gibi isimler de sanık sandalyesine oturtulacak.. 5 Genelkurmay başkanının yanına bir de Kenan Evren.. Hapishane koğuşu Askeri Şûra toplantısına benzer. Birbirlerine MGK anılarını anlatırlar artık.. Hapishanede orgeneral ve oramiraller koğuşu, Kor’lar, Tüm’ler, Tuğ’lar ayrı ayrı.. Gazeteciler koğuşu ayrı, sporcular, işadamları ayrı.. Bunlar arasında Sezer’in olmaması büyük eksiklik.. Adam evinden dışarı çıkmıyor. Hiçbir törene katılmıyor.. Sanki hapis hayatı yaşıyor. Adını bile unuttu insanlar.. Kendi yok, eşi de yok ortalıkta.. Ben kendilerini hiç unutmadım. İki davam vardı, onunla ilgili ve önceki güne kadar devam eden, hep gündemimde oldu.. Adı hafızamı tazelememe yardımcı oldu.. Sahi şu bizim genç subaylara ne oldu? Genç Siviller konuşmaya başladı, onlar sustu. Vardiya tutuklu paşa eşlerine kaldı!
Bunların kaderi bu. Vatan kurtaran aslanların hiçbiri yok meydanlarda.. 12 Eylül’ün paşaları da, o 28 Şubat’ın güçlü komutanları da artık ortalıkta gözükmüyorlar.. Mesela o Çevik Bir denen adam nerelerde şimdi! CHP’nin resepsiyonlarına bile gelmiyorlar. Anıtkabir’i de ziyarete gitmiyorlar.. “Orduya sadakat şerefimizdir” diye yazıyorlardı kışla duvarlarına, dışarıya dönük olarak.. Millete, milleti millet yapan, onun alamet-i farikası olan değerlere sadakatla şeref bulması gerekenler öyle diyorlardı o zaman! Kurtarıcısı olduklarını, koruyucusu olduklarını söyledikleri halktan ne kadar çok korkuyorlarmış meğer! “Öz yurdunda garip” olma sırası şimdi onlarda..
Biz daha önce, dün Koşaner’in söylediklerinin onda birini yazdığımızda soluğu mahkemelerde alıyorduk! Ne oldu şimdi? Sahi Demirel ne zaman çağrılacak mahkemeye?. Çiller, Yılmaz ve o zor dönemde görev yapan daha birçok siyasi, vali, emniyet müdürü..
Mumcu suikastı aydınlatılmadı hâlâ, Hablemitoğlu, Aksoy, Üçok cinayeti de. O dönemde olan daha birçok cinayet.. Ulucanlar da aydınlatılmadı hâlâ.. Sıvas Madımak ve Başbağlar olayının perde arkasındaki gerçekler de çıkmadı ortaya daha. Eski Maraş, Çorum, Sıvas olayları da 12 Eylül davası ile birlikte yeniden görülecektir herhalde.
Sahi 12 Eylül’de ne olmuştu? Hani Ergenekon ve Balyoz davalarındaki tutuklamalar konusunda mangalda kül bırakmayanlara bir askeri darbenin bilançosundan kısa bir özet sunalım: 650.000 kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı). İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi. 71 bin kişi TCK’nın 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurt dışına gitti. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi -kaçarken- vuruldu. 95 kişi -çatışmada- öldü. 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi. 43 kişinin intihar ettiği bildirildi. Bugünkü darbecilerin kılavuzları da 12 Eylül’cülerdi aslında. Ve bu talihsiz olayın bir yıldönümü daha geldi. Aradan 31 yıl geçmiş. Acısı hâlâ taze. Mirasçıları hâlâ iş üzerinde.. Herkesin bu olayları bir daha yaşamamak için uyanık olması gerek.
Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi