Türkiye kazandı herhalde biliyorsunuz
ABD’de katıldığı bir televizyon programında, ‘Mavi Marmara’ konusunda “Bu bir savaş sebebi miydi?” sorusuna “Biz büyük devlet olmanın gereği sabırlı davrandık; yoksa gerektiğinde o da yapılır” cevabını vermiş...
“Gerektiğinde o da yapılır” cümlesindeki ‘o’, sorudaki ‘savaş’ sözcüğüne tekabül ediyor...
Hemen bütün alanlarda işleri rast giden, son sekiz yıl içerisinde sorunlarını fırsata çeviren bir ülkenin başbakanı olarak Tayyip Erdoğan’ın canı son zamanlarda sıkılıyor olmalı. Hangimizin sıkılmıyor? Kurulan dengelerin bazısı içten ‘terör’ dıştan da İsrail eksenli gelişmeler yüzünden darbe alıyor. Muhtemelen içteki terör ile İsrail arasında ilişki de kuruluyordur değerlendirmelerde...
İnsanı hakikaten “Savaşsa savaş” noktasına getiren gelişmeler bunlar...
Yine de ihtiyat, teenni ve sabır gibi hasletleri elden bırakmamalı.
Bırakmamalı, çünkü içimizdeki ve etrafımızdaki olumsuz gelişmeler Türkiye’nin esas değeri olan ‘yumuşak güç’ algısını değiştirmeyi amaçlıyor. Sabrını tüketmek, teenninin eşlik ettiği ihtiyatı elinden almak ve sorunları silâhla çözme yanlışına sürüklemek... İstenen bu.
PKK/TAK neden terör eylemlerini artırdı dersiniz? 75 milyona ulaşmış nüfusumuzu öldüre öldüre yok etmek için mi? Metropollerde patlayan bombalar yüzünden büyük kentlerde sokaklara çıkılmayacağını, asker ve polise yönelik eylemlerin ülke güvenliğinde görev almak isteyeceklerin iştahını kıracağını mı sanıyor yoksa?
Elbette hayır. PKK veya TAK, onlar adına eylem sahneleyen veya onları eyleme teşvik edenler Türkiye’nin sabrını test ediyorlar. İstedikleri, devleti, onların en iyi bildiği dille mukabeleye zorlamak...
Aynı durum İsrail için de geçerli. Saygı görmek isteyen her ülkenin yönetimi, askerleri uluslararası sularda saldırdığı bir gemide dokuz sivili öldürmüşse, bu yanlışlıktan dolayı özür diler ve tazminat ödemede tereddüt etmezdi. Peki İsrail iki sözcüklük “Özür dilerim” cümlesini telâffuzda neden direniyor? Neden özür dileyecekmiş gibi yapıp son anda vazgeçerek hiddetleri artırma yolunu tercih ediyor?
Onun derdi de sabrı taşırıp uluslararası câmiada itibarı hızla artmış olan Türkiye’yi zora düşürmek... Saldırgan ve haksız göstermek... Niyetinin iyi olmadığı yolunda bir kanaat oluşmasını sağlamak... Var olan ihtilâfları ortadan kaldırma gayreti üzerine oturan dış politikasını Türkiye’nin, kolayca savaşmayı göze alabilen maceracı bir özelliğe sahipmiş gibi göstermek...
Sinir savaşı yapıyor her ikisi de... PKK/TAK da, İsrail de... Sinir savaşına maruz kalan kişiler ve ülkelerin ilk yapmaları gereken sinirlerine hakim olmaktır.
Hindistan’da ülkeye hâkimiyetini yüzyıllarca sürdürme niyetindeki İngiltere’nin yürüttüğü sinir savaşını silâhlı Hintliler değil kefenine bürünmüş sabırlı Gandi boşa çevirmişti. Ağzından aşk, sevgi, barış gibi insani duygulardan başkası çıkmayan Gandi...
Türkiye elbette kendini savunmak için savaşır da; ancak bugünün dünyasında savaşlar göğüs göğüse mücadele biçiminde, hatta karşı karşıya gelinerek yapılmıyor; savaş alanında kazanılmıyor savaşlar...
Birkaç cepheden Türkiye’nin üzerine gelenler bize bir gerçeği unutturmak istiyorlar: Türkiye’nin savaşı zaten kazandığı gerçeğini...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.