Süleyman Yaşar

Süleyman Yaşar

Türkiye devalüasyonu erken yaptı, şoktan kurtuldu

Türkiye devalüasyonu erken yaptı, şoktan kurtuldu

Dalgalı kur rejiminde devalüasyon olmaz, denir ama inanmayın. Çünkü bir ülkenin para birimi, diğer ülkenin para birimi karşısında değer kaybederse buna düpedüz devalüasyon denir.
Türk parasının değeri de özellikle dolar ve euro karşısında gerilediğine göre, Türk parasının devalüe olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Dalgalı kur rejiminde Türk parası değer kaybettiği gibi tekrar değer de kazanabilir, o zaman da ona revalüasyon denir. Peki Türkiye niye devalüasyon yaptı? Türkiye sıcak para girişine karşı geçen yıl kasımda önlem aldı. Bunun için faizleri düşürüp, mevduat munzam karşılıklarını artırarak parasının değerlenmesinin önüne geçti. Böylece 2008'de Lehman Brothers'ın batışıyla birlikte döviz kurunda yaşanan ani yükselişe bu kez meydan vermedi. Böylece Brezilya, Rusya, Hindistan, G. Afrika, G. Kore gibi ülkeden ani bir döviz çıkışıyla karşılaşmadı. Çünkü son iki ayda dünya ekonomisinde durgunluk belirtilerinin artması gelişmekte olan ülkelerden para çıkışına neden oluyor.
Niye para çıkıyor derseniz... Nedeni basit. Ekonomik durgunluk dönemlerinde yatırımcı elindeki emtia ve menkul kıymetleri satar. Nakitte kalmayı tercih eder çünkü böylece düşen fiyatlardan daha ucuza emtia ve menkul kıymetleri tekrar satın alma imkânına kavuşur. İşte son iki aydır yaşanan bu. Nakde dönen yatırımcı, rezerv para birimi olduğu için özellikle doları tercih ediyor. Böylece Amerikan doları diğer para birimleri karşısında değerleniyor.
Peki sıcak para girişini diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha erken durdurmakla Türkiye doğru mu yaptı? Evet doğru yaptı. Çünkü son iki ayda Rus rublesi yüzde 18, Brezilya reali yüzde 21, Hindistan rupee'si yüzde 12, G. Afrika randı yüzde 24,G. Kore wonu yüzde 12 değer kaybederken Türk parası sadece yüzde 9 değer yitirdi. Böylece Türkiye 9 ay erken davrandığı için ani bir devalüasyon şoku yaşamadı.
Hatta parasının üzerindeki aşırı değeri alarak ihracatını çoğalttı. İlk dokuz aylık ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21.71 artarak 99.4 milyar dolar, son 12 aylık ihracat ise 18.83 artışla 131.6 milyar dolara ulaştı. "Arap baharının yaşandığı ülkelere ihracat azalacak" denirken, ihracat tam tersine arttı. Böylece aşırı değerli Türk parasından vazgeçmenin ihracat üzerindeki olumlu etkisi somut olarak yaşandı. Bir ters örnek olarak Rusya'yı verirsek... Rusya son şoktan çok olumsuz etkileniyor. Çünkü bütçesi petrol geliri hariç yüzde 13 açık veriyor. Petrol fiyatları inişe geçince işi iyice zorlaşıyor.

Gelelim Merkez Bankası'nın döviz kurlarıyla ilgili son on bir aylık icraatına... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumartesi günü TBMM açılışında yaptığı konuşmada Türkiye ekonomisine de değindi. Hatta kur politikasıyla ilgili bir eleştiri de getirdi. "Bugüne kadar cari açıkla ilgili sorunlarımıza çoğu kez döviz kuruyla çare aradık. Tabii ki döviz kuru, bir ekonominin rekabet gücünü belirleyen önemli makro değişkenlerden biridir. Dolayısıyla karar alıcılar tarafından göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak, döviz kuruyla ilgili tartışmalar, yapısal sorunların ötelenmesine ve çözümlerinin geciktirilmesine neden olmamalı. Son büyüme ve cari açık rakamları, ülkemizin cari açık sorununun önemli bir bölümünün yapısal olduğuna işaret ediyor" dedi. Cumhurbaşkanı, kısaca, "devalüasyonla cari açığa çare arıyorsunuz ama yapısal sorunları da çözün" diyor. Doğru söylüyor ama bir konuya açıklık getirmek gerekiyor.
Eğer bir malın fiyatı yanlış ise, o mal ya aşırı tüketilir ya da yeterince tüketilmez. Dolayısıyla döviz doğru fiyatlanmazsa, istenen yapısal reform da yapılamaz. Daha doğrusu yanlış döviz kuruyla kaynak dağılımı doğru yapılamaz. Dış ticarete konu olan mal üreteceğinize dış ticarete konu olmayan malları üretmeye başlarsınız ki, Türkiye bunu aşırı değerli TL yüzünden uzun uzun yaşadı. Yüksek cari açığa da zaten daha önce ısrarla izlenen yüksek faiz-düşük kur politikası neden oldu.
İşte bu nedenle Merkez Bankası'nın döviz fiyatları konusundaki son on bir aydır izlediği politika doğrudur. İhracattaki çoğalma ve son iki ayda küresel ekonomide yaşananlardan diğer ülkelere göre daha az olumsuz etkilenme de bu politikanın isabetli olduğunun delilidir. Merkez Bankası'nı diğer gelişmekte olan ülkelerin son iki ayda uğradığı şoktan Türkiye'yi kurtardığı için tebrik etmek gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Yaşar Arşivi