Aziz Üstel

Aziz Üstel

Analar ve oğullar

Analar ve oğullar

Özel bir bağdır analarla oğullar arasında oluşmuş. İlk kokudur ana kokusu. İlk okşayıştır, ilk türküdür, ilk öpücüktür. En değerli ‘aferin’dir onunki. Onun gurur duyması, başını daha bir dik tutmanı sağlar; daha bir sert adım atmanı, daha bir onurlu durmanı, daha bir adam gibi adam olmanı. Gün gelir o gider; sense kalırsın boşlukta, gözlerin yaşlı.
Annem yok artık/Onun yüreğindeki ben de yokum


Yani annemle tanımlanan ben de öldüm onunla şimdi

Yeni bir tanıma alıştırmalıyım kendimi/Şimdi/

Ben kendimi düşünmezken bile kim düşünür beni...

Ataol Behramoğlu’nun bu şiirini okuyup ağlamıştım anamı yitirdiğimde. “Anne diyemeyeceğim artık bir başkasına, sesimin anneme seslenirkenki tonuyla. Tatil dönüşlerinde annemin uğrayacağım evi yok. Beni önyargısız seven birileri olacak mı gene de? Gidip koşulsuz uzanacağım yatak... Saçlarımı okşayacak bir el...” Zor zanaat anasız kalmak demişti koca Kemal Tahir. Doğrudur. Yaptığını her şeyi sorgusuz sualsiz bir tek anan onaylar; bir tek o yargılamaz seni, her koşulda, ne yaparsan yap salt o basar seni bağrına...

“Acını paylaşıyorum” desen de paylaşamazsın aslında. Çünkü ateş, düştüğü yeri yakar. Yıllar geçer, her acı hafifler, unutulur çoğu. Ama ananın yokluğu... işte o acı bir ömür boyu sürer. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun, demekten öte bir şey gelmez elden...

Fazıl Say, Sezen Aksu, Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses

Sanatçı olmak topluma örnek olmayı da gerektirir. Hatta kimilerine göre sanatçının bir işlevi de topluma rehberlik etmektir. Ama sanatçı, toplumun bağrına bastığı başka sanatçıları, aklınca, yerin dibine sokarak sanatına sanat, değerine de değer katmaz. Alın uluslar arası alanda alkışlanan Fazıl Say’ın , halkın yıllardır gönlüne taht kurmuş Sezen Aksu, Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses’i aşağılamasını. Fazıl Say aslında halkına saydırıyor, Sezen, Orhan ve Müslüm Baba’ya dil uzatarak. Halkı elinin tersiyle itiyor; adam yerine koymuyor. Bidon kafalılar anlayışının en güzel örneğini sergiliyor tabi!

Sevgili Sezen için” kompozisyon öğrencisi bilgisine sahip değil” derken Sezen’i hiç tanımadığını, zahmet edip bestelerine bir göz bile atmadığını kanıtlıyor. Sezen kompozisyon öğrencisi bile değilse eğer, Fazıl Say’ın yere göğe sığdırmadığı Puccini’nin, Madam Butterfly adlı operasının öyküsünü ve söz yazarlığını üstlenen Luigi Illica ve Guiseppe Giacora ne acaba? Madam Butterfly’ın öyküsünü Kerime Nadir bile yazmaz, utanırdı. Adam gelir Amerika’dan, aşık olur Japon kızına, sonra onu terk eder, Japon kızı da öldürür kendini! Bu “kompozisyonu” yazana sıfır verirdi edebiyat öğretmeni Türkan Hanım lisede. Sezen Aksu bu topraklarda yetişmiş, bütün zamanların en büyük sanatçılarından biridir Fazıl kardeş!

Orhan Gencebay’sa bu milletin derdini, umudunu ve de umutsuzluğunu, özlemlerini, yılgınlığını taşımıştır müziğine. Tevekkülünü, çaresizlikte Allah’a sığınmasını, haksızlıklara karşı bir başına kalıp haykırışını anlatmıştır. Ona “üçüncü sınıf müzisyen” demek, Orhan’dan bir şey götürmez. Çünkü Orhan zaten bu milletin göz bebeğidir müzikte. Müslüm Gürses’e gelince, tanısa bilirdi Fazıl Say! Müslüm Baba, gönlü insan sevgisiyle dolu koca bir adamdır. O sevgiyi de müziğine taşır. O da baş kaldırır haksızlığa; sesi olur garibanın, eli böğründe kalmışın... Toplumunun kültüründen habersiz yaşayanlar, milletin gönlünde taht kuramaz onca yeteneklerine, becerilerine ve başarılarına rağmen.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi