İmralı-Kandil BDP hattından sürpriz hamle

İmralı-Kandil BDP hattından sürpriz hamle

BDP'nin Meclis'e dönüşüyle sivil siyasetin çok daha etkili olacağı bir döneme giriyoruz. Başbakan Erdoğan da bunun işaretini "Terörle mücadele siyasetle müzakere" sözüyle vermişti.
Yeni anayasanın da yapılacağı bu yeni dönem, şiddeti ne kadar aşağı çeker bilinmez ama şunu söylemek mümkün.
Halk desteği olan ve siyaset üreten iki partinin, AK Parti ve BDP'nin biraz da sert geçecek mücadelelerine tanık olacağız.
Bu mücadelede üç dönem üst üste iktidar olan ve yüzde 50 halk desteğine sahip AK Parti daha avantajlı görünüyor.
BDP'ye gelince...
Bugüne kadar PKK-KCK gölgesinde kalan bir BDP söz konusuydu. Şimdi, hem 12 Haziran seçimlerindeki başarısı hem de son dönemde yükselen şiddetin tepki toplaması BDP'ye tarihi bir fırsat sunuyor.
Peki, BDP bu tarihi fırsatı değerlendirebilecek mi?
Hafta sonu İstanbul Beyoğlu Makine Mühendisleri Odası'nda BDP Milletvekilleri Sabahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder ve Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Onursal Başkanı eski milletvekili Akın Birdal'ın düzenlediği basın toplantısına katıldım.
Doğrusu Türkiye'nin en sıcak ve can alıcı sorununun bir tarafı olan ve yüzde 10 barajına rağmen 36 milletvekili kazanan bir partinin basın toplantısına merkez medyanın ilgisizliği dikkat çekiciydi.
Acaba merkez medyanın ilgisini çekmek için "taş atmak" mı gerekiyor?
Tabii bu sonucu BDP'nin de düşünmesi gerekiyor. Arkasında 3 milyona yakın oy olan bir parti, neden sadece sol medyanın kapsama alanı içinde kalıyor? Burada bir sorun yok mu?
Toplantıya katılan üç konuşmacıyı da dikkatle dinledim.
Yeni bir partinin, Kongre Partisi'nin kuruluşundan söz etti konuşmacılar...
Gördüğüm kadarıyla daha önce Türkiye'deki marjinal sol grupları bir "Çatı" altında buluşturmayı önemseyenler, şimdi hedef büyüterek toplumun daha geniş kesimlerine ulaşmaya çalışıyor.
Yeni kurulacak, "Kongre Partisi"nin içinde farklı siyasi partilerden çevrecilere, kadın platformlarından etnik örgütlere çok sayıda sivil toplum örgütünün yer alması hedefleniyor.
Bir anlamda AK Parti karşısında muhalif olan her sesin kendisini ifade edebileceği bir platform öngörülüyor.
Çıkış noktaları da Meclis'te ve hayatın içinde hissedilen; "Muhalefet yokluğu".
Akın Birdal tam da bu noktaya dikkat çekerek şöyle diyordu:
"Toplumun ihtiyacı olan güçlü muhalefet hareketini kongre yaratacaktır."
Sabahat Tuncel ise CHP Milletvekili İlhan Cihaner'in yakındığı 'Askerler etkisiz hale getirildi. Toplum kime güvenecek?' sözünü hatırlatarak şöyle diyordu:
"Biz varız ve Kongre Partisi'yle daha güçlü geliyoruz." 12 Haziran seçimlerine "Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok"u olarak katılan BDP'liler, AK Parti karşısında daha geniş bir kitle desteğine ulaşmak ve bir anlamda "ana muhalefet" partisi olmak için çalışıyor. Kısaca CHP'nin yerine göz diken bir parti geliyor.
Sırrı Süreyya Önder çıkış noktalarını şu teze dayandırıyor:
"Kirli savaş hayatın diğer alanlarının görünürlüğünü bastırdı. Çevrenin talan edilmesine karşı bir direniş geliştirenden tutun demokratik eğitim hakkında taleplerini dile getirenlere bölücü yaftası yapıştırılıyor. Ama gördük ki Kürt sorununun bütün ağırlığı ve yakıcılığına rağmen hayatın diğer alanlarındaki itiraz ve örgütlenme geliştirilmezse Türkiye'nin topyekun demokratikleşmesi zorlaşıyor."
Kongre Partisi için 15-16 Ekim'de Ankara'da 825 delege bir araya geliyor. Kadınlara yüzde 50 kota tanınan genel kurulda kongre hareketi, partileşirse Türkiye'de bir ilk denenmiş olacak...
Böylece BDP ve çevresi, bu yeni partiyle bir anlamda eksikliğini hissettikleri Türkiye Partisi olmayı, sol ise ilk kez "marjinal" kalmaktan kurtulup "merkez"de olmayı başaracak.
Sivil siyaset adına önemli bir adım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi