'28 Şubat' için yolsuzluk soruşturması açılsın!..
Bu çağrıyı bir yıl önce, 28 Şubat askeri müdahalesinin 13. yıl dönümünde yapmıştım. Konu her gündeme taşındığında aynı çağrıyı tekrarlıyorum. Çünkü; 28 Şubat müdahalesi sadece ideolojik bir kıyım, Türkiye'nin iç iktidar paylaşımı ile ilgili bir meydan okuma değildi. Tamamen uluslararası inisiyatifle planlanan ve uygulanan bir plan, proje ya da tasarımdı. Bir ABD-İngiliz-İsrail projesiydi ve generaller üzerinden yürütüldü. Para kaynakları, para trafiği en az darbe kadar önemliydi.
Biz bu müdahaleyi, diğer askeri müdahaleler gibi, Türkiye'nin iç iktidar çekişmeleri, asker-sivil ilişkileri, Türkiye'nin laiklik duruşuyla sınırlı tartıştık. Hiçbir zaman, ulusal sınırlar ötesindeki bağlantılarını sorgulamadık. 28 Şubat'la ilgili Türkiye'de bu yönde kapsamlı bir sorgulama bulamazsınız, garip biçimde bu yönü hep gizlenmiş, dikkatlerden uzak tutulmuştur.
Tartışılmayan diğer boyut ise, müdahalenin ekonomik büyüklüğü, daha doğrusu yolsuzluk boyutudur. Öyle ki, bu ülkede darbe ile iktidarı ellerine alanlar, projenin fikir babalarıyla sarsılmaz ortaklıklar, işbirliği, ideolojik bağlantılar kurmuş, dayanışmaya girmiş, kendilerini iktidara taşıyanlara bu ülkenin kaynakları üzerinden diyet ödemiştir.
Bu çerçevede, İsrail'e verilen askeri ihalelerin "askeri teknoloji transferi" bir kamuflajdan ibarettir. ABD'nin, askeri ortağı Türkiye'yi; teknoloji ve silah alımlarında İsrail'e yönlendirmesi, bunu adeta zorunlu tutması fikir babalarının "müdahale" çerçevesinde verdikleri bir karardı. Türkiye kamuoyu, askeri teknoloji transferi ile uyutulurken, milyonlarca dolarlık ihaleler İsrail'e verildi. "Koca generallerin bu kadar kolay işbirliği yapacağını biz bile tahmin etmiyorduk" diyenler hem 28 Şubat'ı tasarlayıp uyguladı, hem bu ülkenin iç politik dizaynına karar verdi hem de bu ihalelerle maliyeti çıkardı.
Zaman gazetesinin (11 Ekim 2011) "28 Şubat'ın askeri ihaleleri Anayasa Mahkemesi'nde" haberini görünce, yolsuzluk soruşturması çağrılarını tekrarlama gereği duydum. Bu ülkenin vergilerini bir ideolojik tercih uğruna İsrail aşırı sağına, ABD'nin neoconlarına aktaranlar elbette sorgulanmalı...
Haberde; 26 yıldan beri Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nda görev yapan Elektronik Mühendisi Ahmet Necip Boynueğri'nin, 28 Şubat dönemindeki askerî ihalelerin incelenmesi için 'Yüksek Mahkeme'ye başvuruda bulunduğu, 1998 ile 2002 yılları arasındaki ihalelerle ilgili 11 emekli komutanın yargılanmasını talep ettiği" ifade edilmiş. Daha önce Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul özel yetkili cumhuriyet savcılarına da gönderilen dosyada; ihalelerin denetimden uzak, kanunsuz ve keyfî bir şekilde çeşitli şirketlere 'adrese teslim' yöntemiyle verildiği, F-4, F-5 savaş uçakları ve M-60 tank modernizasyonunun yanı sıra ATAK helikopterleri projesi ile Modern Tank projesi de bu ihaleler arasında yer aldığı belirtiliyormuş.
Kendilerini seçkinci, dokunulmaz, devlet iktidarının gerçek sahipleri görenler, bu güçten hareketle ülkeyi koruyup kollama gerekçesine sığınanlar, başkaları tarafından belirlenen tehdit tanımlamalarını öne sürerek Türkiye toplumunu ve devleti yeniden dizayn etme arayışına girişmişler, sokakları bölmüşler, bu ülke vatandaşlarının çok önemli bölümünü tehdit ilan etmişler, akılalmaz hak sınırlamalarına girişmişlerdi.
28 Şubat'ın uygulayıcılarının daha sonra hangi ülkelere tekmil verdiklerini, hangi ülkeler tarafından korunduklarını düşünelim. En acı olanı da, bütün bunları Türkiye'nin yüksel çıkarları için, vatan kurtarmak için yaptıkları palavrasıydı. Oysa darbenin efendileri, o zamanlar emirleri kanun gibi olanlar değildi. Onlar aslında emir eriydi.
Emir erleri, patronlarının talimatıyla veriyordu bu ihaleleri.. Kim adres gösterirse oraya veriliyordu, hiç kimse bunun hesabını soramıyordu. Bu yüzden İsrail'e verilen milyarlarca dolarlık askeri ihalelerin de 28 Şubat gibi sorgulanması gerekiyor. Milletin vergilerinin bu ülkeye akıtılmasıyla ilgili, ihalesiz yapılan anlaşmalarla ilgili, Meclis demetinden muaf anlaşmalarla ilgili dosyaların açılması gerekiyor. Kapsamlı bir yolsuzluk soruşturması açılması, yakın tarihin kirli ilişkilerinin aydınlatılması, ihaleler çerçevesinde para trafiğinin izlenmesi, Türkiye'de kimlerin bu işten para kazandığının tespit edilmesi gerekiyor.
Siyasi soruşturmanın çok ötesinde sonuçlar verecektir bu soruşturma. Talimatla verilen kaç ihale var, İsrail'e verdiklerimiz ve aldıklarımız bilinmeli. Bu ağır cürümleri işleyenlerin hala ortalıkta saygın isimler olarak dolaşmaları, Anayasal suç işlemelerine rağmen yargılanmamaları büyük talihsizlik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.