Ne olacak bu CHP’nin hâli?
İktidardaki siyasî partinin kapatılması için, demok-rasi ve millet iradesi hiçe sayılarak dâva açılıyor. Siyaset, ekonomi, diplomasi içinden çıkılmaz hâle getiriliyor. Ancak, son bir haftadır Türkiye’nin gündeminde, Ana Muhalefet Partisi’nin birbirinden tuhaf skandalları yer alıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bu en eski partisinin hâl-i pür melâline bir bakınız. Güler misiniz, ağlar mısınız?..
CHP’nin 2 numaralı adamı, Ge-nel Sekreter önder Sav önce, kame- ranın karşısında olduğunu unutarak, nüfusunun yüzde 99,8’inin Müslüman olduğu bir memlekette, İslâm’ın şartlarından biri olan Hac ile alay ediyor ve Hz. Peygamber’e dil uzatıp saygısızlıkta bulunuyor.
Daha sonra, hâlen devletin valisi sıfatını taşıyan bir partizanla uzun uzun siyaset konuşuyor. Bu konuşma, kendisini tesadüfen arayan Vakit Gazetesi muhabirinin telefonunu kapatmadığı için kayda alınıyor. Ardından da konuştukları yayınlanınca, başta CHP Genel Başkanı Baykal olmak üzere, olayın kahramanı(!) Sav ve saz arkadaşları ortalığı velveleye veriyorlar. Avazları çıktığı kadar bağırarak, Devleti, Hükûmeti, Emniyet Genel Müdürlüğü’nü kendilerini dinletmekle itham ediyorlar. En ufak bir araştırma yapmadan hemen ‘Watergate’ten, Emniyetteki cemaatlerden, ‘AKP’nin derin devleti’nden dem vurarak olmadık cazgırlıkları yapıyorlar. Sonunda, işin aslı açıkça ortaya çıkıyor. Telekom ve Turkcell’in teknik raporlarıyla ispatlanıyor. Lâkin, bırakınız istifa etmeyi, ‘özür’ bile dilemeyip hâlâ işkembe-i kübradan atmaya devam ediyorlar.
En sonunda, Star Gazetesi, CHP adına önder Sav’ın Kanaltürk TV ile imzaladığı sözleşmeyi açıklıyor. Da-ha önce CHP yetkililerinin inkâr etmesine rağmen, Kanaltürk’e öde-diği 3,5 milyon dolar karşılığında, sözkonusu TV kanalının yüzde 40’ının CHP’ye rehinli olduğu ve CHP’nin kanala icra kurulu üyesi atadığı ortaya çıkıyor. Diğer bir deyişle CHP, hem hazine yardımının kullanılmasında yolsuzluk yapıyor; hem bir TV kanalını parti kanalı haline getirerek hukuka aykırı davranıyor; hem de Siyasî Partiler Kanunu’nun açık hükûmlerine rağ-men ticarî faaliyette bulunarak suç işliyor.
Bu gazetecilik başarılarından dolayı Vakit ve Star gazetelerini kutluyoruz. Bu arada, Yargıtay C. Başsavcılığı’nın, muhayyel ve muhtemel suç isnatlarıyla AK Parti’yi kapatma eylemlerinden zaman ayırarak CHP ile ne zaman ilgileneceğini de merak ediyoruz.
***
CHP’nin içine düştüğü bu zavallı durum bizi çok üzüyor. Timsahın göz yaşları demeyiniz. CHP’nin bu hâli, aslında Türk demokrasisinin en büyük meselesidir. Bir türlü kendilerini toparlayıp doğru dürüst bir sosyal demokrat parti gibi faaliyette bulunamıyorlar. Bütün gayretleri, jakoben oligarşiyle el ele vererek yargıyı siyasallaştırmak ve silâhlı kuvvetleri provoke etmekten ibaret kalıyor.
CHP, antidemokratik yollarla darbe çığırtkanlığı yapıyor ve yargıyı kullanarak rakip siyasî partileri kapattırmaya uğraşıyor. Bir yandan da ‘İrtica geliyor!’ vaveylâsıyla korkutarak yüzde 20’lik oy potansiyelini elinde tutmaya çalışıyor.
Ne yazık ki CHP, sağlıklı bir demokratik rejimin en büyük engeli hâline gelmiştir. Bu gerçeği, Türkiye’deki aklı başında sosyal demokratlar artık fark etmeli ve yeni çıkış yolları aramalıdır. Türkiye’nin, halkıyla ve halkının değerleriyle barışık, gerçekten demokrat, yeni kadroları ve projeleri olan bir sosyal demokrat harekete ihtiyacı vardır. Zira CHP’nin, artık kendini yenilemesi mümkün gözükmemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.