50 bin kişilik anket ne diyor?
Bu hafta Meclis'te yeni anayasayla ilgili ilk adım atılıyor. Uzlaşma Komisyonu üyeleri ilk toplantılarını yarın yapacak.
Siyasi partiler açısından görünen şu: AK Parti sürece iyi hazırlanmış görünüyor. Eski hataları tekrar etmemek için özen gösteriyor. Hem Başbakan Erdoğan hem de Ömer Çelik sıfır ve ön şartsız bir anayasa için hazır olduklarını söylüyor.
Sürecin kilit partisi kuşkusuz CHP...
CHP'de durum hâlâ flu. Süheyl Batum'un "Türklük" yerine "yurttaşlık" kavramını önermesi toplumda umut yarattı. Ancak hâlâ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ağzından ilk üç maddenin ön şart olarak ileri sürülmesi sürecin kaygan zemini olarak görülüyor. Aslında CHP yönetimi ağırlıkla yeni anayasa meselesine daha esnek ve yapıcı bakıyor. Bu gelgitlerin görünen nedeni tabandaki homurtuları en aza indirgemek.
MHP'nin durumu ise biraz farklı...
Yeni anayasaya karşı çıkmasalar bile CHP gibi sürece ilk üç maddenin değişmezliği ön şartıyla başlıyor. Tabii sadece o değil, MHP "vatandaşlık" tanımında mevcut durumun devam etmesini savunuyor. Bu tavır şaşırtıcı değil ama bu tavrıyla CHP'yi etkileyip süreci kilitleme potansiyeli taşıyor.
BDP'ye gelince...
BDP sürece ön şartsız yaklaşıyor ve sorun çıkartmayacak gibi görünüyor. Kuşkusuz BDP'nin yeni anayasa süreciyle ilgili söyleyecekleri, devlet-PKK ilişkisinin nasıl seyredeceğine ve şiddetin devreden çıkması için atılacak adımlarla da yakından ilişkili...
Şu aşamada siyasi partilerin Uzlaşma Komisyonu'na üye vermeleri ve bu meclisin anayasa yapma yetkisini kabul etmeleri Türkiye için önemli bir adım ve iyi bir başlangıç. Bundan sonrası "uzlaşma" yeteneğine bağlı.
O süreçte de "pürüz" çıkartan partinin veya partilerin "gelecek sorunu" yaşayacağı çok açık.
Çünkü Türkiye toplumu ağırlıkla yeni bir anayasa istiyor.
Geçtiğimiz hafta Memur-Sen, 81 ilde 49 bin 740 kişi ile yüz yüze "Yeni Anayasa Araştırması Algı, Beklenti ve Talepleri" başlıklı bir kamuoyu araştırması yaptırdı.
Bu araştırmayı siyasi partilerin doğru okumasında yarar var. Türkiye, 1921 Anayasası'ndan sonra ilk kez ama daha önemli avantajlara sahip olarak yeni bir sivil anayasa yapma şansı yakalıyor.
Memur-Sen araştırması işte bu şansın arkasındaki halk desteğinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.Ve tartışma yaratması beklenen birkaç konuda da toplum yol gösterici mesaj veriyor:
"Yeni anayasada ideolojilere yer verilmemeli" diyenlerin oranı yüzde 56.2. Toplumun yüzde 77.9'u, yeni anayasanın etnik kimliklerden arındırılarak hazırlanması, yüzde 95.4'ü ise tüm toplumsal kesimlere eşit mesafede olması gerektiğini söylüyor.
En kritik maddelerden biri yerel yönetimlerin yani özerkliğin devreye sokulmasıyla ilgili... Vatandaşların yüzde 86.7'si yerel sorunları çözmeye yetkili "Yerel Meclis"lere destek veriyor.
Bu düşünceyi bir başka biçimde de şöyle ifade ediyor: Meclis, toplumdaki tüm renkleri temsil etmeli (yüzde 91.3).
Özellikle CHP ve MHP'nin dikkate alması gereken bir cevap daha var. Toplumun yüzde 52.9'u yeni anayasanın "değiştirilemez hükümler" içermemesi gerektiği düşüncesinde.
Bu büyük araştırmanın koordinatörlüğünü yürüten Doç. Osman Can çıkan sonucu şöyle yorumluyor:
"Gelinen noktada, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin uzlaşma komisyonu için isim bildirmek, diğer partilerin ise yeni Anayasa'ya dair raporlar hazırlamak ve diyalog sürecine katılmak suretiyle süreci doğru okudukları anlaşılıyor. Zaten Memur-Sen araştırması da, bu sonucun doğacağının ipuçlarını sunmaktadır. Kısacası kadim memleketin sessiz devriminin yeni anayasa ve anayasal düzenle taçlanması için tüm şartlar oluşmuş durumda. Yeter ki Ankara'daki aktörler halkın taleplerini anayasallaştırma yerine, kendilerinin zihnini de felç eden geçmişin dogmaları ve kırmızı çizgilerini esas almasınlar. Yeter ki, müzakerelere başladıklarında, kendilerini halkın yerine koyma yanlışına düşmesinler."