MİT, Apo ve Ergenekon
CHP ile Tuncay özkan dönemi Kanaltürk arasındaki gayri ahlaki prodüksiyon sözleşmesini yayınladığımız halde, ‘bunlar zırva’ diyerek imzasını reddeden küfürbaz komik çocuğa cevabı CHP Grup Başkanvekili Mustafa özyürek verdi.
CHP’li özyürek’in şu sözlerini gelin bir defa daha birlikte okuyalım: ‘Sözleşmeye uyulmasaydı kanalın yüzde 40 hissesine rehin koyacaktık. Ama Kanaltürk sözleşmeye uygun olarak CHP mitingleri ve etkinlikleri yansıtmıştır. Rehine gerek bile kalmadı.’
3.5 milyon doları kapıp CHP’ye yayın borcunu ödemiş ve CHP de güvence olarak sözleşmeye koydurduğu rehin hükmünü işletmemişse, ilave olarak sözleşmede bulunan icra kuruluna üye atama yetkisini kullanmamışsa, bu durum seni kurtarır mı?
Altında imzan var imzan. Kanalın yayın politikasını 4 yıl için 3.5 milyon dolar karşılığı CHP’ye emanet etmişsin. Utanmadan hala ‘zırva’ diyorsun, hadi başka kapıya. Al o belgeyi, yap gereğini. Ben polemiğe girmem...
Okuyucuya sözümüz var, Şemdin Sakık’ın mektubunun ikinci bölümünü yazmak durumundayım.
MİT zarar görür diye çıkardılar
Sakık, mektubunda 4 yıl önce piyasaya çıkan ‘Apo’ isimli kitabının sansüre uğradığını iddia ediyor. Abdullah öcalan’ın derin devletle ilişkilerini anlattığı iki paragrafın ‘MİT zarar görür’ diyerek Cezaevi Mektup Okuma Komisyonu tarafından kitaptan çıkarıldığını öne süren Sakık, mektupta sansürlendiğini iddia ettiği o iki paragrafa yer veriyor.
İlk paragraf şöyle başlıyor: ‘(öcalan) Ankara’da okurken liderliğini Doğu Perinçek’in yaptığı TİİKP tarafından yayınlanan illegal Şafak Bildirisi’ni 31 Mart 1972 tarihinde Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde dağıtanlar arasındadır. 7 Nisan 1972’de gözaltına alınır ve 27 Nisan günü tutuklanır. Altı buçuk ay tutuklu kaldıktan sonra 24 Ekim 1972 tarihinde tahliye olur.’
Ancak Sakık’ın bu dava süreciyle ilgili şüpheleri var: ‘Aynı davada yargılananlar arasında haklarında ağır cezalar istenen iki kişiden biri olmasına rağmen tahliye edilmesi, hemen ardından askerliğinin ertelenmesi ve 21 yaşını geçmiş, disiplin cezası almış olduğu halde, yönetmeliğe aykırı bir biçimde devlet tarafından burs verilmesi, hakkında kuşkuların oluşmasına neden olur.’
PKK süreci ajanın evinde başladı
‘Bu gözaltı ve tutuklanış süreci halen muammadır ve bir dönüm noktasıdır’ diyen Sakık, ‘gruplaşma faaliyeti’ olarak tanımladığı PKK’nın kuruluş öyküsünün aynı kuşkulara yol açan garipliklerle dolu olduğunu anlatıyor.
Devam edelim: ‘Gruplaşma faaliyeti bu şaibeli süreçten sonra başlar. PKK denilen macera ve mizansen başlamıştır. Ankara’da başlayan faaliyet daha grup aşamasında çok ilginç öykülerle doludur. örneğin, bir MİT ajanının (Pilot Necati’yi kast ediyor) gözetiminde toplantı yapılır. İnsan sormadan edemiyor. Bir ajan unsuru bilindiği halde o kişinin evinde ve bizatihi onun yanında böylesine illegal bir faaliyet nasıl bu kadar rahat ve açık yapılır, o kişinin bilgisine sunulur? Anlamak mümkün değildir.’
APO MİT’i mi kullandı?
Sakık, bir başka ayrıntıya daha dikkat çekiyor: ‘Zaten kendisi de (öcalan) 1975 yılından itibaren MİT’in kendisiyle yakından ilgilendiğini, örgüt içine sızdığını ve kendisinin bu durumdan yararlanarak devletin imkanlarını kullandığını konuşmalarında sıkça vurgular.’
Başka bir ifadeyle; öcalan, MİT’e sızarak devlet imkanlarını PKK lehine kullandığını itiraf etmiş! Yani, bilerek MİT’e girmiş ve bunu PKK için yapmış!
Mümkün müdür? Bir ihtimal... 1970’li yılları düşündüğünüzde öcalan’ın böyle bir senaryoyu üç beş arkadaşıyla geliştirip MİT’i kullanma ihtimali, bana pek inandırıcı gelmiyor. Ama öcalan’ın üniversite yıllarında MİT içindeki bazı gruplarla şekli, boyutu ve içeriği çok net olmayan garip bir ilişkiye girdiği konusunda önemli kuşkular var.
Bu iddialarla ilgili çok şey yazılıp çizildi, ayrıntısına girmeyeceğim. Şunu söylemek istiyorum; Bölgedeki diğer ayrılıkçı örgütleri bertaraf etmek için öcalan üzerinden PKK’yı sahaya sürenler, herhalde şimdi eserleriyle gurur duymuyorlardır!
Apo-Ergenekon ilişkisi
Sakık, altında ‘Diyarbakır E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonu GöRüLDü’ damgası bulunan mektubunun son bölümünde, ilginç bir iddiayı daha gündeme taşıyor: ‘İstersen çok detaylı yazabilirim. Ama belki çok acele etmeye gerek kalmayacaktır. Zaten Ergenekon soruşturması gidip 1980 darbesi öncesine dayanacaktır. İşte o zaman Apo’nun nasıl yaratılıp ortaya salındığı daha iyi anlaşılacaktır.’
Anlaşılan, Ergenekon iddianamesini sabırsızlıkla bekleyenler arasında Sakık da var. Soruşturmanın 1980 darbesi öncesine kadar uzanacağı ve o döneme ait ‘derin’ iddiaları da içeren kapsamlı bir iddianameyle sonuçlanacağını düşünüyor. Açıkçası o kadar iyimser değilim.
Neden şimdi izin verdiler?
Mektup faslını tamamladıktan sonra cevap bulunması gereken daha başka sorular var. Eğer Sakık doğruyu söylüyorsa daha önce ‘MİT zarar görür’ diye sözleri sansür edilirken, şimdi neden izin verildi? Aradan geçen 4-5 yılda ne değişti? MİT içindeki gizli çekişme hala devam ediyor mu? MİT’in yeni patronu Emre Taner’in yeni bölge politikasındaki aktif rolünden rahatsız olanlar mı var? Ya da hadiseye tersinden bakarsak, geçmişle hesaplaşma vaktinin geldiği mi düşünülüyor?
Bu sorulara bol seçenekli cevaplar üretebiliriz. Ama gerçeğe ulaşmak için daha çok zamana ihtiyacımız var. Şu gerçek; Macun tüpten çıktı...