Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İnter-Net

İnter-Net

Vatandaş haberin % 70’ini internetten alıyormuş. İnternet, adı üstünde İNTER-Net!

Artık media da interneti haber kaynağı olarak kullanıyor..

Sadece internet yok, sosyal media diye bir şey de var..

O gazeteler, dergiler, kitaplar, radyo, televizyon hepsi Yeni Mediaya teslim olacak.

Yeni Media, sizi olayın içine dahil ediyor. Onu biri size servis etmiyor, siz onu seçiyorsunuz. Medianın gösterdiği yere bakmakta değilsiniz, siz istediğiniz yere bakıyorsunuz, size söylenene inanmak zorunda değilsiniz, sorgulayabileceksiniz de, bilginin adresine hızla ulaşacak ve sadece dinlemeyecek, okumayacak, yazacak ve söyleyeceksiniz de.. Haberi siz seçeceksiniz, ilgilendiğiniz noktanın mediasında bilginizi paylaşacak, diğer insanlarla iletişim kuracak/tearüf edeceksiniz.

Geçti Babıali gazeteciliği, sür atını global köye.. Bilgi otoyolunda kaybolup gitmek de var, neye inanacağını şaşırmak da, bilgi gurularının sanal kölesi olmak da..

Yani global köyde her şey sanal. İktidarlar da, pazar da, para da sanal.. Belki de zaten sanaldı da biz bu teknoloji ile yeni farkediyoruz sanal olduğunu paranın..

Gazete tirajlarına bakıyorum, ortalama 4.5 milyon gibi bir şey.

Günlük 35 gazete var. İlk beşte 1 milyonla Zaman başı çekiyor, 400 binlik tirajları ile Doğan grubundan Posta ve Hürriyet. Sabah 350, Haber Türk 250.000

İlk beş gazete kurumsal alımların, yani, THY, bakanlıklar, belediyeler, odalar, garnizonlar ve kamu kurumları, bankaların alımlarının % 70’ini oluşturuyor..

% 25’i de, 2. gruptakiler ilk 20 içinden kurumların siyasi tercihine göre şekilleniyor. % 10’luk bölüm ise daha özel nedenlerle..

Çünkü, en çok satan 2. beşlik, yani ilk 10 içinde Sözcü, Fanatik, Fotogol gibi gazeteler var.. Diğerleri ise Türkiye ve Milliyet.

En sondakilere bakalım: 10.000’in altında 6 tane gazete var. 2’si İngilizce yayın yapıyor..

10-50.000 arası 5 günlük gazete var. 50-100.000 arası 8 gazete. 100.000-200.000 arası 7 gazete, 7 tanesi de 200.000’in üzerinde.

Birkaçı dışında hepsi sürekli tiraj kaybediyor. Hem de nüfus artışına, okur yazar sayısındaki artışa ve ekonomik durumlarının düzelmesine rağmen..

81 il, 800’den fazla ilçe olan 75 milyonluk bir ülkede 4,5 milyonluk gazete ne ki!

Dergilerde durum daha da vahim.

Her ilde 1000 gazete satılmıyorsa, o gazete nasıl ulusal gazete olur ki.. Bu durumda 20 tane bile ulusal gazete yok.. Bir kısmı bulvar ve spor gazetesi. Onları da çıkarsan geriye 10 tane bile doğru düzgün gazete kalmıyor.. Onlar arasında da Doğan grubu hâlâ lider konumda..

Sadece gazete ve dergiler değil, radyo televizyonlar için de aynı akıbet kaçınılmaz. RTÜK filan da berhava olacak gibi gözüküyor.. Bana kalırsa bugünkü medianın ekonomik ömrü 5 yıl sonra doluyor.. Beş yıl daha tasfiye süreci var. Toplam 10 yıl sonra her şey sil baştan. Beş yıl sonra varolmaya devam edenler, bu günden altyapısını kurup, yeni süreçte yer almayı başaranlar olacaktır.

Yeni bir dünya kuruluyor.. Bunu görelim.. Aslında yeni süreci doğru yönetenler daha az riskle daha fazla katma değer üretebilecekler.. Maliyetler daha düşük, erişim ve etkinlik daha yüksek olacak. Her şey daha fazla hız kazanacak.. Etki ve tepki ölçümlenebilecek.. Dolayısı ile süreçte başarısız olanların tasfiyesi de çok daha hızlı olacak..

Yasalardan çok etik standartlar ve normlar belirleyici olacak. Bilgi ve fayda, pratik sonuç açısından maksimum uyum aranacak..

Dil derdi olmayacak, daha evrensel düşünmek zorunda kalacaksınız. Piyasa, reklam, telif hakları, her şey değişecek.. Daha katılımcı, daha şeffaf, daha çoğulcu yeni bir dünya kuruluyor.

Biz bu yeni dünyanın neresindeyiz..

Şimdi yapması gerekenleri yapmayanların, yarın şikayet hakları olmayacak.

Sanırım herkes bu yeni durum konusunda çekimser. Bir de mevzuat oluşması, teknik altyapı yetersiz. Örnekler fazla değil.. Her şey çok hızlı değişiyor. Yarının ne getireceği belli olmadığı için insanlar yanlış yapmaktan korkuyor. Bu konuda uzman, tecrübeli fazla insan yok.. İnsanlar için varolan düzenlerini bırakıp belirsizliklerle dolu bilinmeyen bir dünyaya adım atmaları zor bir tercih gibi gözüküyor..

Matbaa, kağıt, mürekkep, film, montaj, kalıplar, cilt, dağıtım, tahsilat, her şey bir anda değişiyor.. Kârlılık değişmese de, maliyetler düşünce rakamlar bir anda küçülüyor..

Global pazar bilmediğiniz bir pazar. İster istemez tedirgin oluyor insanlar.

Ama korkunun ecele faydası yok. Bu bir veri ve zorunlu bir süreç.

Yine de karar bizlerin. Tren kalktıktan sonra arkasından koşmak ya da merdivene sıçramak kolay olmayabilir. Çünkü bu tren çok hızlı, marşandiz değil!

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi