Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

“Taş atan değil kalem tutan Kürt olacağım”

“Taş atan değil kalem tutan Kürt olacağım”

Yoğun haftalardan geçiyoruz. Yirmi dört vatan evladı şehid olduktan sonra yüzlercesinin hayatını kaybettiği felaket geldi çattı. İkisi arasında kurulan bağlantı ağızları açık bırakacak, insanı düşüp bayıltacak kadar insanlıktan ve İslamlıktan uzaktı.

Ne seküler dünya değerleri çerçevesinde bakıldığında bu ilişki, kurgulandığı gibi kanıtlanabilirdi, ne de bu ilişkilendirmeye dinî bir kılıf uydurulabilirdi. Ama ne acıdır ki iki dünyaya ait, yani hem seküler hem de dini dünyalara ait kamplardan benzer yorumlar sanki anlaşmışçasına eşzamanlı yükseliverdi.

Yanlış anlaşılmasın bunlar çoğunluğu oluşturmuyordu ama tek tük de olsa, ihmal edilmesi gereken bir azınlık da olsa, mevcuttu işte! Ve ulusal gündemimize çöreklenivermişti. Peki, nasıl oluyordu da bu birliktelik mümkün oluyordu...

Temel sebebin Cumhuriyet projesinin milli kimlik yapılandırmasıyla alakalı olduğunu görüyoruz. Bu -bize göre kabul edilemez- davranış biçimi tam da rejimin konstrükte ettiği yani biçimlendirdiği Türk kimliğinin özelliklerinin pratik hayata yansımasının bir sonucu, bir yan ürünü. İzah edelim: Rejimin amacı ortak ve paylaşılan değerler üzerinden Türk vatandaşlığını şekillendirmekti.

Buna göre, ortak bir tarihleri olan -ve öyle olmasa da ortak bir tarih inşa edilen-, yine paylaştıkları yani aynı geçmişe sahip bir ırk -evet, Türklük bu bağlamda bir ırk olarak bize “öğretilmiştir”- aynı dili konuşur ve bir ortak değerler sistemine inanır ve ortak bir geleceğe -yani Batıya- doğru yek bir vücut olarak ilerler.

Farklı alanlardaki bütün bu ortaklıkların sonucu olarak tezahür eder, cumhuriyetin milli kimliği ki öğretimizde buna “Türk” denmiştir. Türkiye’de kim yaşar sorusu, Türkiye’de Türk yaşar cevabını bulur bunun için. Bu anlayış içerisinde bu topraklarda Kürt olmaya yer olmamıştır, mesela. Burada alevi olmaya da yer bulunamamıştır ayrıca. Onun içindir ki Cumhuriyetin ilk yıllarında Kürtler öldürülmüştür. Dersim bombalanmıştır.

Ve bu tarihle ilgili olarak hiçbir rahatsızlık hissedilmemiştir. Çünkü vatandaşlık prototipi tektipçilik üzerine kurgulanmıştır ve buna göre farklılıklar normdan sapma olarak algılanmış, cezalandırılmasının meşruiyeti baştan sağlanmıştır. Bu bağlamda asimilasyon devlet zihniyeti olarak farklı alanlarda yürütülmüştür.

Bunun içindir ki ben Türküm diye gururlanan kalabalıklar vardır da, ben Kürtüm veya museviyim veya aleviyim diye açıktan gurur sergileyebileni görmemiştir cumhuriyet on yıllar boyunca. Çünkü bastırmış, sessizleştirmiş, tektipleştirmenin yollarını aramış, vazgeçmemiştir.

Sonuç? Bugün gelinen noktadır, sonuç. İç düşman ilan edilen sade vatandaşlar... Bütün suçları etnik kökenlerini vurgulamak veya vurgulamaksızın ama Türklüğü de yüceltmeden toplumsal hayata eklemlenme ısrarları... Bir aileden biri dağda biri toprakta iki kayıp ve Kürtçe yakılan asker ağıtları... Otuz yıl süren vahşet...

Bugünlerde çıkan bazı haberleri doğru okuyabilme konusunda kendimize bir hatırlatma yapmamız gerekiyor. Küçük bir Kürt kızı “taş atan değil okuyan bir Kürt olacağım” diyerek yirmi dört şehidin acısını kalplerden hafifletmeye çalışıyor mesela. Böyle bir haber eskiye nazaran tartışmanın başka bir yere kaymakta olduğunu da gösteriyor.

Bugün, birçoğunda gözler yaşartan veya “aferin bak kıza ne de güzel laf etmiş” diye takdir toplatan bu haber eli kalem tutan Kürt olmayı yadırgamadan kabullenir gözüküyor. Elinde taş olmasın da kalem olursa olsun dercesine, toplumsal bir kabul sunuyor. Oysa bu tür bir cümlenin de yadırgandığı ve hatta telaffuz dahi edilemediği günlerden geçti de geldi bu ülke.

Taş atmamak çok takdir edilir mutlaka, ancak “Kürt” iken kalem tutmak ne kadar alkışlanır bu ülkede bunu ölçmek lazım... Sorun taş mı kalem mi tartışmasında değil, Kürtlük iddiasında yatıyor çünkü...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi