Yeniden ayar gerekiyor
KCK örgütlenmesinden haberdarım elbette, ama dallanıp budaklanan ‘KCK davası’ konusunda ahkâm kesecek bilgim yok. Buna rağmen şunu söyleyebilirim: Siyasi davalarda odaktan fazla uzaklaşma, yalnız adalete güveni eksiltmekle kalmaz, başlatılan süreci de olumsuz etkiler...
Tarihin dönüm noktalarında yargıya intikal ettirilmiş pek çok siyasi davanın âkıbeti yukarıdaki tespitimin tanığıdır. Bunun tersi de hiç kuşkusuz doğru: Ana eksenden şaşmamış, odağı iyi tespit edilmiş siyasi davalarda verilen kararlar yargılananları ve yakınlarını susturmuştur...
Eğer KCK denilen örgütlenme, bildiğimiz üzre, PKK’nın ülkenin bir bölgesiyle ilgili alternatif idari yapısıysa ve bu örgüt içinde yer alanlar resmi görevliler üzerinde yetkiye sahiplerse, KCK mensuplarının ne tür kişiler olduğunu tahmin etmek zor değil...
Karşı operasyonu yürütenler kollarını o özelliğe hiç mi hiç uymayan tiplere uzattıkları anda, toplumun zaten hayli zor öğrendiği bilgilerle ve yine de önemli bulup desteklediği süreçle çelişkiye düşerler; bu yüzden de davaya olan güven sarsılır.
Yakın zamanda Silivri’de görülen davaların birinde de buna benzer bir gelişme yaşandı. Destek veren, geçmişteki yanlışlıkların tekerrür etmemesi için yürütülen yargı sürecinin hemen her boyutuna sahip çıkanlardan bazıları, ‘gazeteci’ kimliğiyle tanınan iki kişinin aynı dosyaya sokulması sonrası ciddi tereddüt içine girdiler...
Ergenekon sürecinin sonuçsuz kalması için her türlü tezviratı yapanlar, ya da bir gün kendi kapılarının da çalınacağı endişesi içerisinde soruşturmaları saptırmaya çalışanlar, o iki ismin davaya dahil edilmesiyle birlikte bayram yaptılar. Bugün bile Ergenekon sürecini sakatlamak isteyenlerin yüklendiği zayıf nokta, o iki isim...
Verdikleri kararlarla süreci yönlendiren yargı ve güvenlik sorumlularının bu tür takılmaları akıl verme veya dışarıdan gazel okuma olarak gördüklerinden eminim. Karşı karşıya gelsek nasıl kılı kırk yardıklarını, titizlenmelerini anlatacaklarından da... Odaktan sapma, ayrıntıda boğulma eleştirisi onlara fazla sempatik gelmez.
O halde KCK’da yaşananlara biraz yakından baksınlar...
Plastik kelepçeli tek sıraya dizilmiş zanlılar görüntüsü de gönül yaralayıcıydı, ama terörle mücadelede zaafa uğranılmaması, ‘demokratik açılım’ın barışa evrilmesi için hayli hafif eleştirilerle yetinenler bile, biri yayıncı diğeri profesör iki ismin gözaltına alınmasından sonra rahatsızlıklarını dışa vurmaya başladılar. Bekleyin, yadırgamalar davanın özüne dönük kuşkuları patlatacaktır.
Siyasi davaları yürüten kadroların da bir siyaseti olması gerekiyor. İlk maddesinde “Süreci zaafa uğratacak, inandırıcılığını zedeleyecek hiçbir adım atma” yazan bir ‘kendime hatırlatmalar listesi’... Bir aşağısında “Yalnızca davanın özüne odaklan, fazla uzaklara kendini dağıtma, ayrıntılarda boğulma” maddesi yer alan...
Bir yanlış adım, bir zihin karıştırıcı hamle, bir kuşku uyandıran isim, bütüne dönük beklentileri yüksek olanları derhal hayal kırıklığına uğratacaktır.
Daha girişte KCK sürecini iyi bilmediğimi itiraf ettiğim için benim gönlüm rahat; ‘her şeyi bilen’ kalemlerin şu son birkaç gündür sergiledikleri huzursuzluk ise çok rahatsız edici...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.