Tanıklıklarla Dersim olayı
Malumatım artsın diye Dersim’le ilgili gazetelerde çıkan yazıları dikkatle okuyorum. “Büyütülecek bir şey olmadı” sonucunu çıkarmak üzere kaleme alınan, idamlardan efsane üretmeye çabalayanlar bile var...
Gazetelerden fazla bir yardım gelmeyince, ben de, ilk elden kaynaklara başvurdum.
Kime meselâ? Dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak... Yeditepe Üniversitesi’nden Dr. Nilüfer Hatemi günlüklerini iki cilt halinde yayımladı (YKY). 1911-1921 yıllarının bütünü ile 1950’de vefatı öncesindeki üç ayı kapsayan altı defteri araştırmacıya vermiş Mareşal’in torunu Prof. Ahmet Çakmak; 1922-1950 dönemine ait günlükler hâlâ günyüzüne çıkmayı bekliyor...
Hüseyin Yayman’ın önemli çalışması ‘Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası’nda (DK) bir dizi ‘rapor’ yer alıyor. Mareşal Çakmak da ‘Şark Raporu’ yazanlardan (1931). Raporda Dersim bölümü var. Özünü Hasan Cemal şöyle aktarıyor: “Dersim cahildir. Zorunlu iskân uygulanmalıdır. Yüksek memurlara koloni (sömürge) yönetimlerindeki yetkiler verilmeli. Türklük telkini yapılmalı. Kürt kökenli yerli memurlar tümüyle bölgeden çıkarılmalı. Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Silâhlı Kuvvetlerin müdahalesi, Dersimli’ye daha çok tesir yapar ve iyileştirmenin esasını oluşturur.”
YKY ‘Şark Cephesi Kahramanı’ adıyla mâruf Kâzım Karabekir’in günlüklerini (1906-1948) de yayımladı. Kesintili bir biçimde tutulmuş günlükler; sözgelimi 1937 yılına ait olanlar yok. 1938 yılından bazı günlere dair notları sunuyorum:
31 Mart Perşembe: “Resmi tebliğ: Atatürk 1,5 ay istirahatli.” 23 Nisan Cumartesi: “Gazetelerimiz 23 Nisanı ufacık yazılar ve sahife altına yazmışlar. Atatürk’ün resmi yok, riyakârlık yok.” 28 Mayıs Cumartesi: “Tan gazetesi başmakalesinde: Ermeniler İstiklâl Harbi’nde yardım bile etmişler.” 4 Ağustos Perşembe: “2.00’de Mustafa Kemal öldü şayiası.” 29 Eylül Perşembe: “Münih’te İngiliz başvekili Chamberlain, Fransız Başvekili Daladier, İtalya Başvekili Mussolini, Alman Devletreisi Hitler’le görüşüyorlar. Milyonla insanın ölüm dirim kararı bugün veriliyor.” 17 Ekim Pazartesi: “Akşam gazetesi resmi tebliğ olarak Atatürk’ün hastalığının vehametini yazıyor.” 10 Kasım Perşembe: “Atatürk bu sabah 9.05’te öldü.”
Günlük’ün 18 Ekim Salı günlü sayfasına şu notu düşmüş Karabekir: “Doktor Adil Bey’le Tekirdağlı Cemil Bey’in dediği, bize suikast yapacaklarmış. Dedim 40 zabit yeminlidir. Bana tecavüz olursa kılıcı kimlerin kıçlarına vurur ve süngü ile tepelerler. Efendilerinin yapamadığını köpekleri mi yapacak?”
Dersim’le ilgili tek bir not yok 1938 yılına ait günlüklerde...
O dönemde Kayseri’de, 19. Piyade Alayı’ndadır sonradan CHP’den cumhurbaşkanlığı adayı gösterilecek Org. Muhsin Batur. “Günlerden bir gün” diye başlar Dersim’e intikali anlatmaya: “Tren yolu ile Elazığ’a intikal edilecek; bir süre orada eğitim gördükten sonra o zamanlar Dersim denilen bölgeye gideceğiz. Tren yolculuğumuz 40 kişinin paylaştığı kapalı yük vagonlarında pek ilkel ve zor koşullar altında gerçekleşti. Elâzığ’ın biraz uzağında Harput’un eteklerinde çadırlı karargâh kurduk ve bir müddet sonra ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik ve iki ayı aşkın bir süre özel görev yaptık.”
Sonunda resm-i geçitle ve Atatürk imzalı madalya kazanılarak biten ‘özel görev’ hakkında ‘Anılar ve Görüşler’ adlı kitabına (s. 25) yazdığı şu Org. Batur’un: “Okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum.”
Sonradan dışişleri bakanlığı ve Senato başkanlığı yapacak İhsan Sabri Çağlayangil meslekten polistir ve Dersim ilk görev yerlerindendir. Tanju Cılızoğlu tarafından kitaplaştırılan anılarının bir bölümünü (s. 65-77) orada gözlemlediklerine ayırmıştır. Dersim’de açılışını yapacağı bir köprünün baskına uğradığını öğrenen Atatürk’ün, ilgililere, “Bu meseleyi kökünden hallediniz” dediğini anlatan (s. 66) odur.
‘Halletmek’ işini de yıllar sonra Kemal Kılıçdaroğlu’na şöyle özetlemiş Çağlayangil: “Dersimlileri fare gibi boğdular, gaz kullandılar...”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.