“Kış mevsimi, müminin ilkbaharıdır.”
Hadiseleri (olayları), düşünce ve fikirleri, yazışma ve konuları, kitabın ve sünnetin sunduğu mesaj ışığında değerlendirmek, konuların gerçek yüzünü görmemize ve anlamamıza sebep olur. Bu sene 4 milyon Müslümanın tavaf ettiği Kâbe’nin görülen ve görülmeyen iki özelliği vardır. Bunlardan bir tanesi Mekke’ye yakın olan dağlardan getirilmiş, yontulmuş ve Kâbe’nin duvarları örülmüş olan taşlar, ikincisi ise yine Mekke Şehrinde dokunmuş ve Kâbe’nin üzerini kapatmış olan siyah örtü. Görülen bu iki özelliğin yanında bir de görülmeyen iki özellik daha vardır ki tavaf eden insanları kalben, ruhen mıknatıs gibi kendisine çeken özellik. Bunlardan biri Kâbe’nin manevi bir nura sahip olması; diğeri ise manevi bir sırra sahip olması.
Buna paralel olarak ele alacağımız konu, bu haftaki mesajımız olacaktır. Her ne kadar bazı günlerinin güneşli olması, eksinin altında bir soğukluğu hissetmemiz söz konusu olmasa bile, sevgili Peygamberimizin kış mevsimi ile alakalı insanlığa sunmuş olduğu mesaj hayli dikkat çekicidir. Ne var ki maddeci düşünce, aklı birinci sıraya koyup, vahyi reddeden mantık bu ve benzeri konuları reddeder.
Senenin Aralık, Ocak, Şubat ayları kış mevsimi olarak devreye girer. Kış mevsimi dolayısıyla halkımızın, basın ve yayının dillendirdiği konular bellidir. Buzlar, yolların kapanması, araçların yollarda kayması, odun, kömür, yakacak, v.s gibi konularla kış mevsimini geçiririz. İşte Peygamberimizin ortaya koyduğu gerçek, bizlerin ortaya koyduğu konu ve bilgilerle ne yazık ki örtüşmüyor.
Peygamberimiz kış mevsimi geldiğinde, önce mevsimin önemine dikkatimizi çekerek şöyle buyuruyor, “Kış mevsimine merhaba! Onda rahmet vardır. İbadet için gecesi uzun, oruç tutan için gündüzü kısadır.” Peygamberimiz, ümmetine böyle bir açıklama ve değerlendirme yapmasaydı, kim tespit edebilirdi kış mevsimi ile alakalı bu güzelliği? Yetmedi. Efendimiz yine bir başka hadislerinde de şöyle buyururlar: “Kış mevsimi, müminin ilkbaharıdır.”
Kış mevsiminin, Müslüman ümmet için soğuk bir ganimet olduğunu anlamakta zorlanmıyoruz. “Ancak kış mevsimi, mümin için nasıl oluyor da ilkbaharını oluşturuyor?” sorusunu kısaca cevaplandırmakta fayda vardır. Kış mevsiminin gecesi ve gündüzüne dikkat çeken Efendimiz, ibadetlerin farklılığına ve zenginliğine yönlendiriyor ümmetini. Uzun gecelerde zikirler, sohbetler, Kur’an-ı Kerim tilaveti, tövbe ve istiğfar, oruçlar, imsak ve iftarlar, insanın iç dünyasında dirilişleri, canlılıkları sağlıyor. Üzerimizde kalın pardösüler bulunsa da iç dünyamız, rengârenk amellerle ilkbaharı temsil ediyor. Bundan daha akıllı, daha mantıklı ne olabilir?
Ne var ki oturma odalarımızın itibar edilen köşelerdeki televizyon, yaşanacak ilkbaharı engelliyor. TV izlemenin sınırını, kültürünü, fayda ve zararını hesaba katmayanların böyle bir derdi olamaz tabii.
Önemli ve gerekli olan bir eser
Kış mevsiminin üzerimizdeki hakkını öderken, gönül dünyamızla, ruh yapımızla, manevi kimliğimizle alakalı bazı konuları cesaretle dillendiren bir eseri tavsiye edeceğim siz okurlarımıza. 117 sahifeden oluşan eser 25 tane önemli konuya açıklık getirmiş. Eserin müellifi çoğumuzun yakinen bildiği Muhterem Prof. Dr. Orhan Çeker hocamızdır. Manevi eğitimin kültür bölümünü dile getiren müellifimiz, rabıtadan zikre, meditasyondan keramete kadar günümüz insanının ihtiyaç duyduğu konuları bir bir dile getirmiş.
Ribat Dergisi’ne, Akit gazetesinin fedakâr okuyucularına bu güzel eserin ulaştırılmasında yardımcı olmaları için rica ettim. Derginin yayın yönetim kurulu başkanı Sami Bayrakçı Bey, bu sorumluluğu üzerine aldı ve: Eserin fiyatı sadece üç lira olsun, bizden istendiğinde hemen adreslerine gönderelim, dedi. Kış mevsiminin frekansına uygun olan eserin temin edileceği adresi bildiriyor, cümlenizin cumasını tebrik ediyor, selam ve saygılar sunuyorum:
Eserin temin edileceği Ribat İrtibat Bürosu telefon: 0 332 236 25 61- 0332 236 25 62
GSM: 0 554 882 69 82. www.ribatdergisi.com – [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.