Zurnanın zırt dediği yer: Tazminat
Yetmiş yıldan fazladır unutturulmak istenen Dersim rezilliği ortalığa kabak gibi döküldü ya, bazı hukukçular "tazminat" konusunu da akıllarına getirmişler.
Tanzimat değil efendim, bildiğiniz tazminat, "ödence" diye bir karşılık da uydurmuşlar. Zarar ziyanı karşılama parası yani...
Dersim'de "fareler gibi" katledilenlerin torunlarının dava açıp tazminat isteme hakları var mı? On binlerce kişi...
Ceza davası açılamıyor. Atatürk'ü mü mahkemeye vereceksiniz, İnönü'yü mü, Bayar'ı mı, Sabiha Hanım'ı mı?
Ama "devleti" mahkemeye verip para isteme yolu açık.
Bakalım kaç kişi buna yeltenecek?... Belki Kılıçdaroğlu'na bile üç beş kuruş düşer canım, sonuçta kendisi Dersim'in Kureyşan kabilesinden Kemal Karabulut değil midir? Tuncelili Kılıçdaroğlu'na değil ama Dersimli Karabulut'a düşer.
Benzer bir sıkıntı şu ünlü "Ermeni kırımı" konusunda da geçerlidir.
Siz bakmayın "tarihçilere bırakalım" deyip topu taca atana hokkabazlara... Maçası sıkışan tarihçilere bırakıyor. Bırakmıyor da bırakırmış gibi yapıyor.
Adına ister soykırım deyin, ister otkırım, ister botkırım, 1915 yılında bir "kırım" olduğunu en azgın faşist bile artık inkar edemiyor (onlar da "o dönemin şartları" lafazanlığıyla topu taca atmaya çalışıyorlar.)
Çok düşündüm: Yüzde yüz bir "İttihatçı suçu" olan bu katliama, halkın temsilcileri olan, yani İttihatçı bürokrasiye rağmen ve hatta onunla çatışarak iktidara gelmiş olan bugünkü yöneticiler niçin sahip çıkmak zorunda hissederler kendilerini?...
Orduyla büsbütün papaz olmamak için mi?
Oysa ordunun hiçbir suçu yok katliamda, parti yönetiminin ve kadrolarının, örgütlenmiş başıbozukların suçu var.
Teşkilat-ı Mahsusa'nın suçu var... Haa, bu biraz "nazik" bir mesele. Ama Osmanlı'yı reddediyorsanız bu hesabı Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan sormaya da hakkınız olamaz.
"Henüz zamanı gelmediği", şartlar olgunlaşmadığı için mi? (Demirel'in deyimiyle, zamanlama bir sanattır.)
Ermeniler'i hem kesen hem de mallarına mülklerine el koyan "eşrafın" suçu olduğu için mi? Eşrafın "variyetini" kazıyın, altından Ermeni kanı ve malı çıkar. (Kırklı yıllarda papaz olmadan önce eşrafı bu konuda koruyan CHP olmuştur. Bu ittifak, CHP artık eşrafa destek değil köstek olmaya başladığı zaman çatlamıştır.)
Dedim de... Yoksa işin ucunda para olduğu için mi?
Kırım "resmen" kabul edilse, arkadan tazminat davaları çorap söküğü gibi gelecek, devlet milyarlarca dolar ödemek zorunda kalacak.
Kürt ayaklanmasına iki yüz milyar dolar döktük, bir o kadarını da Ermeni tazminatı olarak mı ziyan edeceğiz? Hem de ekonominin derlenip toparlandığı şu sıralarda... Mesele budur.
Ben asıl şunu soruyorum: Devlette "süreklilik esası" var mıdır, yok mudur?
Yoksa, Dersim olayları için neden özür diliyorsunuz?
Varsa, 1915 olaylarını neden konu dışı tutuyorsunuz?
"O başka bir devletin işidir, bizim değil Osmanlı'nın sorunudur" diyecekseniz niçin Abdülmecid sempozyumu düzenliyorsunuz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.