Dersim’le KCK aynı şey olur mu!
(Önemli olan doğruları söylemek değil, inandırmaktır. Joseph Goebbels)
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Dersim’de yaşananlarla bugün KCK tutuklamaları arasında hiçbir fark olmadığını belirtmiş. Ve saçmalamış tabi. Dersim’de aileler katledildi, insanlar sürgüne gönderildi, orantısız güç kullanıldı. Bütün bunlar Hasan İzettin Dinamo’nun verdiği adla Kutsal İsyan yani devrimi yaygınlaştırmak ve pekiştirmek adına yapıldı. KCK’ysa bir terör örgütünün kentsel yapılanmasını sağlamak amacıyla, İmralı’nın emirleri doğrultusunda kurulmuş, yargısız infaz yapan, uyduruk devrim, anarşi ve bozgunculuk dersleri veren, Kürtleri sindirmeye ve onları PKK’ya devşirmeye uğraşan bir yapılanma. Ayrıca KCK üyeleri, yasaları çiğnedikleri için gözaltına alınıp tutuklanıyor. Türkiye’de bugün demokrasi var Milli Şef yok! KCK’lının ailesine, çoluğuna çocuğuna birşey olmuyor, kimse sürgüne gönderilmiyor, kimse ipe çekilmiyor. Yakın tarihimizi irdeliyor, yanlışları ayıklamaya çalışıyor ve kalıcı bir barış ve huzur ortamı yaratmak için uğraşıyoruz ya, elbette bundan PKK ve koruyucu melekleri yararlanmaya çalışacak, sapla samanı birbirine ka rıştırıp zihinleri bulandırmak için çabalayacaktır. Ne yazık ki, Demirtaş’ı ciddiye almak çok zor. PKK’nın uyuşturucu baronlarının yardakçısı, son dönemde Esad diktatörlüğünün oyuncağı, Kürtlere baskı ve zulüm uygulayan bir yapı, son tahlilde, içte ve dışta Türkiye’yi zaafa uğratmak isteyenlerin uşağı, kendisinin de Apo’nun emir eri olduğunu son nefesine değin kabul etmeyecek. Güneşi balçıkla sıvamaya uğraştıkça ciddiye alınmayacak, ne
Kürtlerce ne de Türklerce...
Bush’un mirası Felluce’nin çocukları
Irak’ın işgali sonrasında çarpışmaların uzun süre devam ettiği Felluce kentinde büyük sağlık sorunları görülmeye başlamış. Doktorlar zamanından önce (prematüre) doğumların çok arttığını, bebeklerin sakat doğduğunu açıklıyor. Felluce Hastanesi’nde, Eylül 2009 tarihinde doğan 170 bebeğin yüzde 24’ünün yedi gün içinde öldüğünü, yüzde 75’inin de sakat olarak dünyaya geldiğini açıklamış Irak Sağlık Bakanlığı. Hastaneyi ve doktorları suçlayanlarınsa, unutmaması gereken bir gerçek var. Aynı hastanede ve aynı doktorların denetiminde Ağustos 2002 yılında 530 bebek doğmuş, sadece altısı yedi gün içinde ölürken bir tek bebek kör olarak dünyaya gelmiş. İşte George Bush ve neo-conların mirası bu! Daha başka lafa gerek var mı?
Tek istenen temiz(lenmiş) futbol
Yeter ki futbol yürüsün; nasıl yürüdüğünün hiç önemi yok. Ceza yasasının değiştirilmesi ne zaman gündeme oturuyor? Suç iddiasıyla kimileri gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra. Söze “marka değeri” diye başlandı, yayıncı kuruluşun ödemeleri kesebileceğinden söz edildi, “güzel oyun” çirkinleştirildi ama kimin umurunda? Yayıncı kuruluşla TFF masaya oturup play-off diye bir ucube de yarattı; elli yıllık ligi rezil etti. Cumhurbaşkan’na binlerce faks yağıyor, twitter’dan not üzerine not geliyor, yasayı onaylamaması için. Bazı kendini bilmezler, “Galatasaray bu durumda olsaydı gene karşı çıkar mıydın yasa değişikliğine” diye soruyor ağız dolusu küfrettikten sonra. Elbette karşı çıkardım. Çok daha fazlasını da yapardım; olağanüstü kongre toplayıp şike iddiasıyla tutuklananların kulüpten ihracı için imza bile toplardım! Benim kulüplerle, kişilerle hiçbir sorunum yok. Benim sorunum TFF’nin basiretsiz, eyyamcı, ve ancak ipe un sermek olarak nitelendirilecek tutumuyla. (Sayın Recep Kurman’a da teşekkürler)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.